Başbakan Üç Çocuk Demekte Haklı
- 29-11-2011
- KATEGORİ Mine İzgi
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Başbakan ne zaman bir nikâh törenine katılsa üç çocuk şartını dile getiriyor. Evvelinde yaşayan bir çocuğa sahip,(ikisi cennette) bir anne olarak, bu şartın haklılığını şuan 6ay 10 günlük olan bebeğimle daha iyi anlıyorum. Çünkü büyük oğlumda yapamadığım, bilmediğim birçok şeyi, küçük oğlumla yapma ve öğrenme imkanım oldu. Hele de “büyük oğlum, küçük oğlum” deme zevkine nail oldum. Şimdilerde ise küçük oğluma diş buğdayı yapma telaşındayım. Onun içindir de yazımı biraz geciktirdim. Tüm okurlardan ve özellikle de devamlı arayıp yazı isteyen yayın yönetmenimden özür diliyorum.
Anadolu’da uygulanmaya devam eden bir gelenek olan diş buğdayı veya diğer bir deyişle diş hediği, bebeğin ilk dişinin çıkmasını kutlama amacıyla yapılmakta. Diş buğdayı yapılması ile çocuğun dişlerinin daha sağlıklı olacağına ve daha çabuk büyüyeceğine inanılmaktadır.Bebeğin ilk dişini gören kimse bebeğe hediye alır ve hatta baştan aşağı giydirir… Özellikle bu hediyenin beyaz olması önemlidir ki, çocuğun dişleri daha beyaz olsun.
NOT: Bebeğin ilk dişini ilk kim görürse o bebeği baştan aşağı giydirir, hediyeler alır dedik ya, Bekirberk’in dişini de 11 numaradaki Fatma teyzesi gördü. Diş buğdayından önce gidip kızı Meltem’le bizim oğlana o gün giyeceği çok güzel bir takım almışlar. Beyaz değil, en çok sevdiğim mavi bir takım, Bekirberk’in dişleri ne kadar beyaz olacak bilemiyorum… Çocuğun dişleri çıktı; mutlu bir olay.
Farkındaysanız çocuğun gelişimindeki her mutlu olayda “hadi bunu kutlayalım, bu kutlamanın adına da şunu diyelim” gibi bir olay gelişmiş ve devam edip gitmiş gibi. Diş hediği, hemen hemen bütün yörelerde yapılan ve yaygın olarak bilinen bir adet.
Bu kutlama için buğday kaynatılmasının nedeni bebeğin dişlerinin buğday gibi düzgün olmasıymış.Diş buğdayı kutlaması için eve akrabalar, eş dost yakınlar çağırılır. Gelemeyen komşulara da bir tabakla diş buğdayından gönderilir. Bu tabağın ev sahibine boş gönderilmesi ayıp sayılır. Tabağı iade ederken içine küçük bir hediye konur. Hatta dargınlık varsa arada bu vesile olur ve dargınlıklar unutulur. Diş hediği ne kadar çok dağıtılırsa bebeğin o kadar sağlıklı ve güzel dişlere sahip olacağına inanılır. Bebeğin ailesi de dişin patlamasından mıdır nedir, dişlerini kolayca çıkarsın diye buğdayı haşlayarak çatlatırlar. Kaynatılmış buğdayın içine şeker, nar, ceviz gibi malzemelerin katılmasıyla hazırlanan diş buğdayın içine altın, alyans veya takı gibi malzemelerin saklaması da bu geleneğin bir parçasıdır. Altın kime çıkarsa, o kişi çocuğa bir hediye alır.Bebeğin üzerine bir örtü tutarak 32 adet buğday tanesi üzerinden serpilir. Serpilir ki 32 dişi de buğday taneleri gibi kolayca çıksın. Tabi bunu yaparken bir yandan da dualar edilir.Bekir Berk’in doktor teyzesi Sema kardeşim, tüm bu seremoninin hiçbir tıbbi gerçekliği olmadığını, sadece eş dostla güzel vakit geçirmek ve bir geleneği yaşatmak amacıyla yapılıp, bu tür hurafelere inanılmaması gerektiğini, söyledi. Tüm teyzelerimizi çağırdık, ama Sema teyzesi Bingöl’de (mecburi hizmet değil) vatani görevini yaptığı için gelemeyecek.Bunların dışında çocuğun dişleri için annenin daha hamileyken ve doğum sonrası flor tabletleri kullanmasının faydalı olacağını, çocuklar için de flor damlaları kullanabileceği uyarısında bulundu. Zaten onun için hamilelik döneminde bol bol süt içtim ve peynir yedim.Şimdi gelelim o meşhur diş buğdayının yapımına. Tabi ilk yapan biri olarak öncelikle komşularımdan sonrasındaysa yemek kitaplarından bilgi edindim. İşte harmanladığım o bilgilerle bu Cumartesi günü, inşallah hayırlısıyla yapacağım diş buğdayının tarifi:
750 gr aşurelik buğday
250 gr nohut
Bir kutu pudra şekeri (250 gr.),
100 gr fındık (dövülmemiş yada az dövülmüş isteğinize göre)
200 gr iri dövülmüş ceviz
100 kuru üzüm
Bir paket hindistan cevizi
200 gr kayısı kurusuÜzerini süslemek için:
Renkli hazır şekerler
Yapılışı:
1 gece önceden ıslatılmış Nohutlar yıkanır, biraz tuz atılır, bol suda iyice yumuşayana kadar haşlanır ve suyu süzülür. Diğer yandan yine 1 gece önceden ıslatılmış, buğday yıkanır, suyunu çekip bulamaç olmayacak şekilde taneleri diri kalacak biçimde kontrol edilerek haşlanır. Sonra kayısılar minik minik bıçakla doğranır. Kuru üzüm yıkanır temizlenir.Fındıkları ister dövün ister bütün bırakın onu da hazırlayın. Sonra pudra şekeri hariç tüm malzemeleri büyük bir kabın içine katılır karıştırılır. Pudra şekerinin önce yarısını katıp karıştırılır eğer az geldi ise ekleme yapılıp tadı ayarlanır.Sonra kaselere koyarak servis yapın. Ama servisi yaparken üzerini süsleme şekerleri ve hindistan cevizi ile süsleyin…
Afiyet olsun…
Bu tarifi verdim ama önemli bir ayrıntıyı da belirtmeliyim. Annemden duyduğum bir pratik bilgi bu, her buğdaydan diş hediği yapılmaması. Bu özel bir buğdaymış, daha sert ve yarılmamış olanı seçmek gerekiyormuş. Şuan içinde bulunduğumuz ve her yerde rahatlıkla bulunan aşurelik buğdayı pek uygun değilmiş. Buna dikkat etmek gerekirmiş. Benim gibi ilk defa böyle bir şey yapanların işine yarar diye en küçük detayı bile atlamayıp, bildiğim her şeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bekirberk’i diş teyzesinin kucağına oturtacağız. Önüne çeşitli eşyalar yerleştirilecek. Bunlardan hangisine uzanırsa onunla ilgili bir meslek edineceği tahmininde bulunacağız. Bu da diş buğdaylarında olmazsa olmaz bir ritüelmiş. Büyük oğlumda bilmediğim daha neler öğreneceğim…
İşte böylesi farklılıkları yaşamak için birkaç çocuğa ihtiyaç var. Bunu tavsiye den Başbakanımıza ben de teşekkür ediyorum, gerçekten haklıymış. Şimdi gelelim, neyin neyi temsil ettiğine;
Makas: Terzi - ModacıAltın: Kuyumcu- Mücevher Tasarımcısı Kitap: Öğretmen- Yazar Mouse: Bilgisayar Mühendisi Top: Futbol, Voleybol, Basketbol oyuncusu Fotoğraf Makinesi: Fotoğraf sanatçısı, gazeteci Boya kalemi: Ressam Kur’an veya din kitabı: Din bilimci Stetoskop (varsa tabi): Doktor Çatal, kaşık- Aşçı (aman ha kesici ve delici aletler koymayın) Siz de benim gibi Bekirberk’in ne alacağını merak ediyorsanız, ÖSS sınav sonuçları gibi haftayı bekleyeceksiniz, bakalım bizim bebek ne olacakmış?
Anadolu’da uygulanmaya devam eden bir gelenek olan diş buğdayı veya diğer bir deyişle diş hediği, bebeğin ilk dişinin çıkmasını kutlama amacıyla yapılmakta. Diş buğdayı yapılması ile çocuğun dişlerinin daha sağlıklı olacağına ve daha çabuk büyüyeceğine inanılmaktadır.Bebeğin ilk dişini gören kimse bebeğe hediye alır ve hatta baştan aşağı giydirir… Özellikle bu hediyenin beyaz olması önemlidir ki, çocuğun dişleri daha beyaz olsun.
NOT: Bebeğin ilk dişini ilk kim görürse o bebeği baştan aşağı giydirir, hediyeler alır dedik ya, Bekirberk’in dişini de 11 numaradaki Fatma teyzesi gördü. Diş buğdayından önce gidip kızı Meltem’le bizim oğlana o gün giyeceği çok güzel bir takım almışlar. Beyaz değil, en çok sevdiğim mavi bir takım, Bekirberk’in dişleri ne kadar beyaz olacak bilemiyorum… Çocuğun dişleri çıktı; mutlu bir olay.
Farkındaysanız çocuğun gelişimindeki her mutlu olayda “hadi bunu kutlayalım, bu kutlamanın adına da şunu diyelim” gibi bir olay gelişmiş ve devam edip gitmiş gibi. Diş hediği, hemen hemen bütün yörelerde yapılan ve yaygın olarak bilinen bir adet.
Bu kutlama için buğday kaynatılmasının nedeni bebeğin dişlerinin buğday gibi düzgün olmasıymış.Diş buğdayı kutlaması için eve akrabalar, eş dost yakınlar çağırılır. Gelemeyen komşulara da bir tabakla diş buğdayından gönderilir. Bu tabağın ev sahibine boş gönderilmesi ayıp sayılır. Tabağı iade ederken içine küçük bir hediye konur. Hatta dargınlık varsa arada bu vesile olur ve dargınlıklar unutulur. Diş hediği ne kadar çok dağıtılırsa bebeğin o kadar sağlıklı ve güzel dişlere sahip olacağına inanılır. Bebeğin ailesi de dişin patlamasından mıdır nedir, dişlerini kolayca çıkarsın diye buğdayı haşlayarak çatlatırlar. Kaynatılmış buğdayın içine şeker, nar, ceviz gibi malzemelerin katılmasıyla hazırlanan diş buğdayın içine altın, alyans veya takı gibi malzemelerin saklaması da bu geleneğin bir parçasıdır. Altın kime çıkarsa, o kişi çocuğa bir hediye alır.Bebeğin üzerine bir örtü tutarak 32 adet buğday tanesi üzerinden serpilir. Serpilir ki 32 dişi de buğday taneleri gibi kolayca çıksın. Tabi bunu yaparken bir yandan da dualar edilir.Bekir Berk’in doktor teyzesi Sema kardeşim, tüm bu seremoninin hiçbir tıbbi gerçekliği olmadığını, sadece eş dostla güzel vakit geçirmek ve bir geleneği yaşatmak amacıyla yapılıp, bu tür hurafelere inanılmaması gerektiğini, söyledi. Tüm teyzelerimizi çağırdık, ama Sema teyzesi Bingöl’de (mecburi hizmet değil) vatani görevini yaptığı için gelemeyecek.Bunların dışında çocuğun dişleri için annenin daha hamileyken ve doğum sonrası flor tabletleri kullanmasının faydalı olacağını, çocuklar için de flor damlaları kullanabileceği uyarısında bulundu. Zaten onun için hamilelik döneminde bol bol süt içtim ve peynir yedim.Şimdi gelelim o meşhur diş buğdayının yapımına. Tabi ilk yapan biri olarak öncelikle komşularımdan sonrasındaysa yemek kitaplarından bilgi edindim. İşte harmanladığım o bilgilerle bu Cumartesi günü, inşallah hayırlısıyla yapacağım diş buğdayının tarifi:
750 gr aşurelik buğday
250 gr nohut
Bir kutu pudra şekeri (250 gr.),
100 gr fındık (dövülmemiş yada az dövülmüş isteğinize göre)
200 gr iri dövülmüş ceviz
100 kuru üzüm
Bir paket hindistan cevizi
200 gr kayısı kurusuÜzerini süslemek için:
Renkli hazır şekerler
Yapılışı:
1 gece önceden ıslatılmış Nohutlar yıkanır, biraz tuz atılır, bol suda iyice yumuşayana kadar haşlanır ve suyu süzülür. Diğer yandan yine 1 gece önceden ıslatılmış, buğday yıkanır, suyunu çekip bulamaç olmayacak şekilde taneleri diri kalacak biçimde kontrol edilerek haşlanır. Sonra kayısılar minik minik bıçakla doğranır. Kuru üzüm yıkanır temizlenir.Fındıkları ister dövün ister bütün bırakın onu da hazırlayın. Sonra pudra şekeri hariç tüm malzemeleri büyük bir kabın içine katılır karıştırılır. Pudra şekerinin önce yarısını katıp karıştırılır eğer az geldi ise ekleme yapılıp tadı ayarlanır.Sonra kaselere koyarak servis yapın. Ama servisi yaparken üzerini süsleme şekerleri ve hindistan cevizi ile süsleyin…
Afiyet olsun…
Bu tarifi verdim ama önemli bir ayrıntıyı da belirtmeliyim. Annemden duyduğum bir pratik bilgi bu, her buğdaydan diş hediği yapılmaması. Bu özel bir buğdaymış, daha sert ve yarılmamış olanı seçmek gerekiyormuş. Şuan içinde bulunduğumuz ve her yerde rahatlıkla bulunan aşurelik buğdayı pek uygun değilmiş. Buna dikkat etmek gerekirmiş. Benim gibi ilk defa böyle bir şey yapanların işine yarar diye en küçük detayı bile atlamayıp, bildiğim her şeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bekirberk’i diş teyzesinin kucağına oturtacağız. Önüne çeşitli eşyalar yerleştirilecek. Bunlardan hangisine uzanırsa onunla ilgili bir meslek edineceği tahmininde bulunacağız. Bu da diş buğdaylarında olmazsa olmaz bir ritüelmiş. Büyük oğlumda bilmediğim daha neler öğreneceğim…
İşte böylesi farklılıkları yaşamak için birkaç çocuğa ihtiyaç var. Bunu tavsiye den Başbakanımıza ben de teşekkür ediyorum, gerçekten haklıymış. Şimdi gelelim, neyin neyi temsil ettiğine;
Makas: Terzi - ModacıAltın: Kuyumcu- Mücevher Tasarımcısı Kitap: Öğretmen- Yazar Mouse: Bilgisayar Mühendisi Top: Futbol, Voleybol, Basketbol oyuncusu Fotoğraf Makinesi: Fotoğraf sanatçısı, gazeteci Boya kalemi: Ressam Kur’an veya din kitabı: Din bilimci Stetoskop (varsa tabi): Doktor Çatal, kaşık- Aşçı (aman ha kesici ve delici aletler koymayın) Siz de benim gibi Bekirberk’in ne alacağını merak ediyorsanız, ÖSS sınav sonuçları gibi haftayı bekleyeceksiniz, bakalım bizim bebek ne olacakmış?
8 Yorum Yorum Yaz