Özgür ve Yalnız Kadınlar
- 17-12-2014
- KATEGORİ Sema Maraşlı
- YAZAR Sema Maraşlı
ÖZGÜR VE YALNIZ KADINLAR
"...Özgür insan aşksız ve bağsız bir martı olarak içinde korkunç bir boşluk hissediyor. Ve iş, seyahat, macera, kişinin sevdiği uğruna vazgeçtiği her şey bir anda son derece anlamsızlaşıyor, insan kazandığı bu özgürlükle ne yapacağını bilemiyor, sahipsiz bir köpek gibi, sürüsüz bir koyun gibi ortalıkta başıboş dolaşıyor, kaybettiği kölelik için gözyaşı döküyor, geri dönebilmek, tekrar zindancı başının isteklerine boyun eğebilmek için ruhunu bile vermeye hazır hâle geliyor… Kadın hareketinin klasik metinlerindeki, kadın özgürleştikçe cinsiyetler arası yeni ve daha iyi bir ilişki başlayacağına dair umutlar gerçek çıkmadı."
Yukarıdaki yazı tanınmış Alman filozof Profesör Ulrich Beck ve karısı sosyolog Elisabeth Beck-Gernsheim tarafından yazılmış "Aşkın Normal Kaosu" kitabından bir bölüm. Kitap özgürlükle birlikte giden mutluluğun ve bitirilen evlilik kurumunun hâlini çok iyi anlatıyor.
Medya, feminist dernekler, devlet kurumları kadınlara "Özgür olun yanınızdayız, uçun, uçun, uçun..." diye gaz verip duruyor. Nereye kadar uçacaklar? Ve bu yalnız başına uçuş onları mutlu edecek mi? "Onlar için ne kadar güvenli?", "Özgürlük ateşi kimi ne kadar yakıyor?" sorularına kimse cevap vermiyor.
Amerika'da yalnızlık bunalımındaki kadınlar için sarılma kafeleri açılıyor. Buralarda saat ücreti ile yalnız kadınlara sarılma hizmeti veriliyor.
Çocuğunu babasız büyüten kadınlar için hafta sonları kiralık baba hizmeti olan şirketler de var.
Japon girişimciler bu konuda ihtiyacı fark etmişler ve yalnız kadınlar için sarılma koltuğu üretmişler. İnsana benzeyen ve kolları olan koltuğa oturunca koltuk kolları ile kişiye sarılıyor.
Bir de yalnız uyumak istemeyen kadınlar için uyurken sarılıp yatabilecekleri insan şeklinde kucaklama yastıkları yapılmış.
Ayrıca bunlarla yetinmek istemeyen kadınlar için kiralık sevgililer (kadına gittiği yerlerde eşlik eden ve geceleri sadece sarılıp uyuyan erkekler), yalnızlık karşıtı restoranlar (her bir masada tek bir sandalyesi olan) ya da kadın müşterilere bir prensesmiş gibi davranan erkeklerin hizmet ettiği uşak kafeler...
Doug Coupland:“Bir kitapçıda adamın biri yalnızlık üzerine bir kitap alacak olsa dükkandaki bütün kadınlar adama asılmaya başlar. Bir kadın yalnızlık üstüne bir kitap alsın, dükkan anında boşalır.” diye Batıda gelinen durumu çok iyi anlatıyor,
Feministler, yıllardır fikirleri ile evli kadınlar kocalarının kölesiymiş gibi bir algı oluşturdular. Peki şimdi yalnızlıkla baş edemeyen bu kadınlar özgür mü oluyor? Kadınlar, özgürlük fikirleri ile önce çalışma hayatına itilip kapitalist sistemin uşağı oldular, şimdi de yalnızlığın kölesi. Kazandıkları para ile sahte eş, sahte yakınlık, kısacası sahte mutluluk satın almaya çalışıyorlar. Tabii bunun devamı yaşlı bakım evleri ve akıl hastaneleri.
Feminizm kadınlara değil, Allah korkusu olmayan erkeklere hizmet ediyor. Etrafta bu kadar yalnız kadın olunca erkekler "seç, beğen, kullan" yapıyorlar. Hem de bedava. Kadınlarla kısa süreli ilişkiler yaşayıp bırakıyorlar. Kadın her seferinde “işte yalnızlığımı giderecek, hayat yoldaşım bu” diye bir ümitle baktığı erkekler tarafından terk ediliyor.
Kadınların yaratılışında olan bağlanma ihtiyacı ancak aile birliği içinde giderilebilir. Kadın özgür olsun diye bütün aile bağlarını kestiğinizde geriye nereye çarpacağı belli olmayan, boşlukta çırpınan kuşlar bırakmış olursunuz.
Feminizm, kadınları erkeklerle karşı karşıya getirip, aralarında bir mücadeleye sebep olduğu için, erkekleri evlilikten soğuttu. Pek çok bekâr erkek evlenmek istemiyor. Çünkü kadınlara güvenmiyorlar ve evlilikten kaçıyorlar. Boşanma hâlinde birlikte yaşamadıkları bir kadına nafaka ile ömür boyu bakmak zorunda kalmaktan ve mağdur olmaktan korkuyorlar.
Kadın özgür olduğunda değil bir erkeğe bağlandığında mutludur. Yaradan öyle planlamış. Dinî kaygıları olmayan feminist kadınlar, bağlanma ihtiyaçlarını nikâhsız ilişkilerle götürmeye çalışırken en büyük zararı dinî hassasiyeti olan insanlar çekiyor. Feminist kadınların kışkırtmaları sonucu kocadan vazgeçen inançlı kadınlar ya yalnızlığa mahkûm oluyor ya da gizli kapaklı ilişkilerin içine düşüyor, maddi manevi kayıp yaşıyor.
Velhasıl ya bir an önce silkelenip kendimize gelecek, dinimizin emrettiği gibi aile kurumunu hak ettiği gibi yücelteceğiz, ona dört elle sarılacağız ya da sarılma koltukları gibi sahte eşlerle, sahte mutluluklarla, “kadınlar özgür ve mutlu” yalanı ile avunmaya çalışacağız.
"...Özgür insan aşksız ve bağsız bir martı olarak içinde korkunç bir boşluk hissediyor. Ve iş, seyahat, macera, kişinin sevdiği uğruna vazgeçtiği her şey bir anda son derece anlamsızlaşıyor, insan kazandığı bu özgürlükle ne yapacağını bilemiyor, sahipsiz bir köpek gibi, sürüsüz bir koyun gibi ortalıkta başıboş dolaşıyor, kaybettiği kölelik için gözyaşı döküyor, geri dönebilmek, tekrar zindancı başının isteklerine boyun eğebilmek için ruhunu bile vermeye hazır hâle geliyor… Kadın hareketinin klasik metinlerindeki, kadın özgürleştikçe cinsiyetler arası yeni ve daha iyi bir ilişki başlayacağına dair umutlar gerçek çıkmadı."
Yukarıdaki yazı tanınmış Alman filozof Profesör Ulrich Beck ve karısı sosyolog Elisabeth Beck-Gernsheim tarafından yazılmış "Aşkın Normal Kaosu" kitabından bir bölüm. Kitap özgürlükle birlikte giden mutluluğun ve bitirilen evlilik kurumunun hâlini çok iyi anlatıyor.
Medya, feminist dernekler, devlet kurumları kadınlara "Özgür olun yanınızdayız, uçun, uçun, uçun..." diye gaz verip duruyor. Nereye kadar uçacaklar? Ve bu yalnız başına uçuş onları mutlu edecek mi? "Onlar için ne kadar güvenli?", "Özgürlük ateşi kimi ne kadar yakıyor?" sorularına kimse cevap vermiyor.
Amerika'da yalnızlık bunalımındaki kadınlar için sarılma kafeleri açılıyor. Buralarda saat ücreti ile yalnız kadınlara sarılma hizmeti veriliyor.
Çocuğunu babasız büyüten kadınlar için hafta sonları kiralık baba hizmeti olan şirketler de var.
Japon girişimciler bu konuda ihtiyacı fark etmişler ve yalnız kadınlar için sarılma koltuğu üretmişler. İnsana benzeyen ve kolları olan koltuğa oturunca koltuk kolları ile kişiye sarılıyor.
Bir de yalnız uyumak istemeyen kadınlar için uyurken sarılıp yatabilecekleri insan şeklinde kucaklama yastıkları yapılmış.
Ayrıca bunlarla yetinmek istemeyen kadınlar için kiralık sevgililer (kadına gittiği yerlerde eşlik eden ve geceleri sadece sarılıp uyuyan erkekler), yalnızlık karşıtı restoranlar (her bir masada tek bir sandalyesi olan) ya da kadın müşterilere bir prensesmiş gibi davranan erkeklerin hizmet ettiği uşak kafeler...
Doug Coupland:“Bir kitapçıda adamın biri yalnızlık üzerine bir kitap alacak olsa dükkandaki bütün kadınlar adama asılmaya başlar. Bir kadın yalnızlık üstüne bir kitap alsın, dükkan anında boşalır.” diye Batıda gelinen durumu çok iyi anlatıyor,
Feministler, yıllardır fikirleri ile evli kadınlar kocalarının kölesiymiş gibi bir algı oluşturdular. Peki şimdi yalnızlıkla baş edemeyen bu kadınlar özgür mü oluyor? Kadınlar, özgürlük fikirleri ile önce çalışma hayatına itilip kapitalist sistemin uşağı oldular, şimdi de yalnızlığın kölesi. Kazandıkları para ile sahte eş, sahte yakınlık, kısacası sahte mutluluk satın almaya çalışıyorlar. Tabii bunun devamı yaşlı bakım evleri ve akıl hastaneleri.
Feminizm kadınlara değil, Allah korkusu olmayan erkeklere hizmet ediyor. Etrafta bu kadar yalnız kadın olunca erkekler "seç, beğen, kullan" yapıyorlar. Hem de bedava. Kadınlarla kısa süreli ilişkiler yaşayıp bırakıyorlar. Kadın her seferinde “işte yalnızlığımı giderecek, hayat yoldaşım bu” diye bir ümitle baktığı erkekler tarafından terk ediliyor.
Kadınların yaratılışında olan bağlanma ihtiyacı ancak aile birliği içinde giderilebilir. Kadın özgür olsun diye bütün aile bağlarını kestiğinizde geriye nereye çarpacağı belli olmayan, boşlukta çırpınan kuşlar bırakmış olursunuz.
Feminizm, kadınları erkeklerle karşı karşıya getirip, aralarında bir mücadeleye sebep olduğu için, erkekleri evlilikten soğuttu. Pek çok bekâr erkek evlenmek istemiyor. Çünkü kadınlara güvenmiyorlar ve evlilikten kaçıyorlar. Boşanma hâlinde birlikte yaşamadıkları bir kadına nafaka ile ömür boyu bakmak zorunda kalmaktan ve mağdur olmaktan korkuyorlar.
Kadın özgür olduğunda değil bir erkeğe bağlandığında mutludur. Yaradan öyle planlamış. Dinî kaygıları olmayan feminist kadınlar, bağlanma ihtiyaçlarını nikâhsız ilişkilerle götürmeye çalışırken en büyük zararı dinî hassasiyeti olan insanlar çekiyor. Feminist kadınların kışkırtmaları sonucu kocadan vazgeçen inançlı kadınlar ya yalnızlığa mahkûm oluyor ya da gizli kapaklı ilişkilerin içine düşüyor, maddi manevi kayıp yaşıyor.
Velhasıl ya bir an önce silkelenip kendimize gelecek, dinimizin emrettiği gibi aile kurumunu hak ettiği gibi yücelteceğiz, ona dört elle sarılacağız ya da sarılma koltukları gibi sahte eşlerle, sahte mutluluklarla, “kadınlar özgür ve mutlu” yalanı ile avunmaya çalışacağız.
37 Yorum Yorum Yaz