Çağır Ya Efendim. Yandım Ya Nebi. Çağır da geleyim Ya Resul. Özlemin kor oldu yandım, kül oldum. Muhtacım terbiyene, muhtacım sana, ne derdim varsa içimde sana dökeyim. Kokunu ararım her gün, bütün güller de, benim içimdeki ateş söner Ravzanda.
Tıpkı gömleğimin düğmesini ilikliyemediğim için, elbet bir gün ilikleme umudum olduğu gibi sana gelme umudum var. Çayı nasıl elime alıp içemiyorsam, elime alıp içme özlemim gibi seni özledim ya nebi. Yemek yerken kaşığı nasıl biraz zorlanarak ağzıma getiriyorsam ve bir gün rahat bir şekilde yemek yeme özlemi taşıyorsam içimde, senin özlemini de öyle taşıyorum içimde ya Resul.
Otobüste bana bakan bakışları sen sanıyorum ve sana bakacak yüzüm olmadığından kimseye bakamıyorum ya Nebi. Arabaya nasıl rahat binemiyor ve rahat binme özlemi içinde yanıyorsam, sana kavuşma özlemi de o derece kor içimde ya resul. Her gece kalktığımda bu gece gelecek ümidi ile secde ediyorsam bil ki sana olan aşkımdan ya Resul. Ben aşık olduğumu sanıyormuşum ama senin aşkınla yanmadan önce hey Nebi. Ateş böcekleri nasıl ki ateşin etrafında gezer, benim aşkım da ateş oldu senin etrafında döner oldu ey Resul. Nasıl ben hakkıyla işlerimi yapamıyorsam efendim, seni de hakkıyla sevemedim.
Horlanmadan bakışların isteğiyle yaşıyorum, tıpkı senin bana hor görerek bakmayacağını ister gibi. Evin kapısını açarken nasıl zorlanıyorsam, bir gün o kapıyı sen açarsın ümidi ile yaşıyorum ya Resul. Konuşmakta zorlanırken, karşıma sen çıkıp konuş ey Hüseyin öyle bir konuş ki ümmet kurtulsun demeni bekliyorum ey efendim.
Düştüğümde bir el uzansın ve o el senin elin olsun diye, her düştüğümde canım yanmıyor. Çünkü efendim elbet beni bir gün kaldıracak ve canım yandı demekten haya ederim, o kadar çok zulüm altında olan ve şehit düşen kardeşim varken ben yere düşmüş ve bir yerlerim acımış çok mu ey aşkınla yandığım Nebi. Apartman merdivenlerinden çıkarken her katta sen çıkacaksın ve çık Hüseyin her kat senin cennetin demenin özlemi ile çıkıyorum apartman merdivenlerini.
Kimle selamlaşsam sensin diye selamlaşır ve bir gün senin elini tutma, gözlerine bakma ümidi ile yaşıyorum aşkınla ya Resul.
Çağır Ya Nebi! Yağmurlu havada susuz kalmışçasına çağır. Fırında ekmek varken ekmeksiz kalır gibi çağır ya Resul. Çeşit, çeşit yemeklerin olduğu sofradan aç kalkarmışçasına çağır. Özledik, tıpkı bir annenin 20 sene önce kaybettiği çocuğunu özler gibi özledik. Tıpkı annesini toprağa vermiş evlat, annesini nasıl özlediyse bizde seni öyle özledik. Hayatı boyunca annesini görmemiş biri nasıl annesinin özlemini çekiyorsa bizde senin özlemini çekiyoruz gel Ey Resul.
Nasıl bir bebek annesini göremeyince göz yaşlarına boğuluyorsa bizde seni göremeyince göz yaşlarına boğuluyoruz ya Nebi. Biz resule doymadık ki. Gözleri görmeyen biri nasıl görmek istiyorsa, bizde seni öyle görmek için yanıyoruz ya Nebi. Secde de senin gül yüzüne baka baka son nefesimizi vermeyi bekliyoruz.Ravzan da öyle bir namaz kılmayı bekliyoruz ki, o namaz bizim son namazımız olsun ve secde de ölmeyi bekliyoruz ey Resul. Biz Rabbimize teslim olamıyoruz maalesef, önce ona teslim olmayı öğrenirsen tüm engeller kalkar ve sana kavuşuruz ey Nebi.
Çağır Ey Sevgili, En Sevgili! Rabbimizin geceyi çağırdığı gibi, Rabbimizin gündüzü çağırdığı gibi, Rabbimizin yağmuru çağırdığı gibi, Rabbimizi teker teker veya toplu şekilde bizleri huzuruna çağırdığı gibi. Sende beni, bizleri çağır da gelelim yanına o gül kokunu çekelim içimize ve ALLAH deyip düşelim yere....
2 Yorum Yorum Yaz