Çözüm Odaklı Düşünmek



7_bYaşadığımız problemlerin çoğunun tevekkül anlayışımızın eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyorum. Allah'a dayanıp elimizden geleni yapıp sonra da içimiz rahat Allah'a teslim olamıyoruz.

Çoğu zaman çok basit dertlerle boğuşup duruyoruz. Çünkü elimizden geleni yapmak yerine etrafa bakıyoruz. Maalesef ki pek çoğumuz, çözüm odaklı düşünmeyi bilmiyoruz. Çünkü daha küçükken bir derdimiz olduğunda annemiz, babamız, öğretmenimiz, komşumuz, arkadaşımız birileri bize ne yapmamız gerektiğini söylemiştir ve biz çoğu zaman denileni yapmışızdır. Sonuç iyi olmuşsa ben yaptım diye sevinmiş, kötü olmuşsa "sen söyledin" diye akıl veren kişiyi suçlayıp rahatlamışızdır.

Oysa bir problemimiz olduğunda bize deselerdi ki "Düşün bakalım nasıl bir çare bulabilirsin?" Dert bizimse çözmek için uğraşması gereken ilk kişi de biz olmalı değil miyiz? Elbette anne-baba çocuklarını yönlendirebilir fakat önce onların düşünmesi sağlansa "Ne yapabilirsin, başka ne olabilir, öyle olursa sonuç ne olabilir, böyle olursa sonuç ne olabilir?" gibi sorularla çocuklar düşünmeye teşvik edilerek büyütülseydi, bu kadar çok ruhsal problemler de evlilik problemleri de yaşanmayacaktı. Maksadım anne babaları suçlamak değil, aynı hataları bizler de yaptık. Bilmediğimiz şeyi öğretemeyiz. Fakat artık öğrenmeliyiz.

En basitinden evin içinde bir kardeş kavgası olduğunda onları genellikle anne ya da baba ayırıp aralarında hakem oluyor. "Bu sizin probleminiz odanıza gidin, çözüm bulup gelin" denmezse çocuklar çözüm odaklı düşünmeyi öğrenemiyorlar.

Çocukken dertlerine başkaları tarafından çözüm bulunan kişiler evlendikleri zaman problem olduğunda çözmek için uğraşmıyorlar. Önce çözümü eşinden bekliyor, kendi hatasını hiç görmüyor. Eşi çözmezse annesinden, arkadaşlarından yardım bekliyor. Oysa kişi önce çözüm için kendi kafa yormalı, elinden geleni yapmalı eğer yine de çözemiyorsa o zaman hakem olarak dışarıdan yardım almalı, ailesinden, aklı başında tanıdıklarından ya da bir uzmandan.

Mesela kadın, aynı yanlışı yirmi yıl yapıyor, bu davranışım hiçbir problemini çözmüyor, değiştirsem bir de başka yol denesem demiyor. Yine aynı şekilde erkek aynı hatayı yıllarca yapıyor fakat davranışını değiştirip çözüm yolu aramayı denemiyor. Böyle gelmiş böyle gider havasında herkes birbirini suçlayarak hayatına devam ediyor.

Bazı insanlar da çözüm üzerine düşünüp adım atıyorlar fakat devamını getiremiyorlar. İstikrar olmayınca çözüm de olmuyor.

İyi niyet olmazsa çözüm olmaz. Bilgi olmazsa çözüm olmaz. Karı-koca birbirine nasıl davranacağını bilmiyorsa bunun için kafa yormalı. Okumak gerekiyorsa okumalı, bir eğitime gitmek gerekiyorsa gitmeli. Problemlerini çözmek için ellerinden gelen gayreti göstermeliler.

Eşin hata yapması kişinin de hata yapmasının mazereti olmamalı, diye düşünüyorum. Evliliğinde problem olan herkes oturup düşünmeli: " Ben muhabbetli bir evlilik hayatı için kendi üzerime düşenleri yaptım mı? Yaptıklarım dinimin emirlerine uygun muydu? Eşimin haklarına riayet ettim mi? Yeterince gayret gösterdim mi? gibi.

Bir mümin olarak, sürünerek yaşamak, derdin içinde debelenmek gibi bir alternatifimiz olduğunu düşünmüyorum. Çözmek için elimizden geleni yapıp sonuç için gönül rahatlığı ile Rabbimize teslim olmak bizim için en iyi yoldur.



Bunlar da ilginizi Çekebilir

1 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz