Erkeğe Şiddet 3 (Babalık Hakkına Engel)
- 24-03-2015
- KATEGORİ Sema Maraşlı
- YAZAR Sema Maraşlı
Erkeğe şiddet konusuna, boşanmadaki eziyetlerle başladım, evliliğe doğru devam edeceğim inşallah. Boşanma sırasındaki en büyük problemlerden biri de kanunlar aracılığı ile erkeğin babalık haklarına engel olunmasıdır. Boşanma sonrası çocukları çoğunlukla anneler almak istiyor ve anne istiyorsa mahkeme çocuğun velayetini anneye veriyor. Babaya da duruma göre görüşme günleri tayin ediliyor. Fakat maalesef ki pek çok anne, çocuğunun babası ile görüşmesini istemiyor ve görüşmelerine engel oluyor. Bu durumda erkek ya çocuğunu görmekten vazgeçiyor ya da çocuğunu görmek için onu haczetmek zorunda kalıyor.
Türk Medeni Kanunu, anne ve babanın boşanması halinde velayet sahibi ebeveynin çocuğu diğer ebeveyne göstermezse ne yapılacağını eksik bırakınca bu boşluk yıllarca İcra İflas Kanunu ile çözülmüş. Velayeti alan eşin diğer eşe çocuk teslimi herhangi bir borcun tahsilinden farklı olmuyor. Çocuklar bir mal gibi haciz tutanağına yazılıyor. Baba çocuğunu görmek için yüklüce bir para yatırıyor ve bir ekiple çocuğunu görmeye gidiyor. Ve bunu her seferinde böyle yapmak zorunda kalıyor. Haftada görmek istiyorsa haftada çocuğunu haczetmesi gerekiyor. Bu hem çocuk için hem baba için ne büyük bir zulüm. www.cocukaile.net sitemizde yayınlanan bir babanın ve evladının dramından bir kaç cümle:
"Geçen gün icra ile çocuğumu gördüm. İcra memuru ve pedagog eşliğinde kızımın kaldığı eve gittik. Ben dışarıda bekledim. O küçücük yavrum 10 dakika ağladı. Gelmek istemedi. Beni görünce kapıda hemen yanıma koştu bana sımsıkı sarıldı ve ağlamadı. Ama kızımın üzerindeki o etki 2-3 saat geçmedi. Ama ilerde daha çok etkilenecek. Üç bucuk yasındaki kızım bana “Baba neden o adamlar beni almaya geliyor” dedi o an boğazım düğümlendi konuşamadım. Gerçekten çok acı bir durum. Rabbim bizlere dayanma gücü versin."
İcraya yatırılan parayı da devlet alıyor, bari çocuğa verilse. Tabii o zamanda kötüye kullanım artar. Aile bakanlığının olduğu bir ülkede neden bu konuya bir çözüm bulunmamış. Hâlâ 1934 kanunları ile çocuklar haczediliyor.
Şiddeti önleyeceğiz diye yola çıkanların öncelikle çocuklara uygulanan bu şiddete dur demeleri gerekmiyor mu? Boşanmaların bu kadar arttığı hatta devlet tarafından kadınların kışkırtıldığı bir zamanda Aile Bakanlığı neden çocuğu ve velayetin verilmediği ebeveyni düşünmüyor. Aile Bakanlığı madem sadece kadınlar için çalışacaktı niye kanun çıkarılırken ısrarla bakanlığın adı "Aile Bakanlığı" olsun diye ısrar edildi de feministlerin gönlü kırıldı anlamadım. Kadın Bakanlığı koysalardı da herkes rahat etseydi. Nasıl olsa çocuklar ve erkekler insandan sayılmıyor, mal gibi görülüyor.
Devlet, babadan çocuğu için nafakayı almayı biliyor, fakat evladının nafakasını ödeyen baba çocuğunu görmek isteyince devlet aciz kalıyor: "Medeni kanunda böyle bir şey yok, git icraya haczet, çocuğunu gör." diyor. Erkek eski eşe nafaka, çocuklara nafaka bir de çocukları görmek için icraya para yatırmak zorunda kalıyor. Bu ne büyük bir zulüm. Bu ne büyük bir maddi manevi şiddet.
Bir de erkek, eski eşine ve çocuğuna maddi imkansızlıktan nafaka veremediğinde hapis cezası var. Ki borçlulara hapis cezası kaldırılmışken sadece nafaka ödeyemeyen erkeğe hapis cezası verilmeye devam ediyor. Fakat mahkeme kararına rağmen çocuğunu babasına göstermeyen anneye hapis cezası ya da caydırıcı bir ceza verilmiyor. Anneysen çocuğuna ve eski eşine istediğin zulmü yapabiliyorsun.
Tamam anladık, devlet erkeklere hiç bir şekilde acımıyor, onları şiddetin kaynağı görüyor, erkekleri duyguları olmayan, paraları bol varlıklar zannediyor. (Bu kadar maddi ve manevi yükü erkeklere yüklediğine göre böyle bir manzara ortaya çıkıyor.) Bari masum yavruları düşünse.
Hadi devlet düşünmüyor, peki bir anne çocuğuna bu zulmü niye yapar? Hırs ve intikam duyguları insanın gözünü kör etmese herhalde insan evladına bu caniliği yapmaz, yapmaz; onun küçücük dünyasını kendi hırslarına kurban etmez. Bence çocuk haczi en ağır şiddettir.
Karı-koca ayrılmışsa elbette aralarında tatsızlık olmuştur, geçinememişlerdir. Fakat bu tatsızlıkları çocuklara yansıtmamak lazım. Fakat maalesef ki bilinçsiz insanlar çocukları üzerinden birbirinden öç almaya çalışıyor.
Çocuğunun babası ile rahat rahat görüşmesini sağlamak varken, onu haciz ile gösteren annelerin vicdanı yok zannetmeyin onların da vicdanı varmış, onlar da bu kanunlardan rahatsızlarmış. Onlar da "Çocuk haczi kanunu kalksın, çocuklarımız haczedilip yaka paça götürülünce psikolojisi bozuluyor." diyorlar. Buldukları çözüm ise yine kendilerine uygun. "Haciz yerine çocuğa sorulsun, çocuk babayı görmek istiyorsa görsün, istemiyorsa zorlanmasın, babayı görmesin." diyorlar.
Peki bir çocuk bu konuda özgür karar verebilir mi? Yanında kaldığı kişiden daha çok etkilenmez mi? Özellikle bu anneyse ve kendi hatalarını hiç görmeden, göz yaşları içinde çocuğuna eski kocasının onu ne kadar mutsuz ettiğini anlatıyorsa, o çocuk o babayı ne kadar sevebilir, ne kadar görmek ister? Velev ki görmek istesin bu kararı verdiği için annesinin söylenmelerine, surat asmasına duygusal şantajına nasıl dayanacak? Bütün bunlar göz önüne alındığında çocuklar görmek isteseler de görmemeyi tercih edeceklerdir.
Bu durumda en iyi çözüm ortak velayet gibi görünüyor. Velayetin hem anneye hem babaya verilmesi taraflardan birinin çocuğunu öç vasıtası olarak kullanmasına engel olabilir. Son yıllarda boşanmış babalar kurdukları dernekler ile ortak velayet konusunda uğraş veriyorlar. Fakat siyasilerin verdikleri sözlere rağmen henüz somut bir adım atılmış değil.
Çocuğun hem anneye hem babaya ihtiyacı var. Boşanmak çocuğun anne ya da babasından kopmasını gerektirmez. Çocuğunu düşünen anne-baba aralarında anlaşarak çocuk için iyi bir düzenleme yapmalı.
Konuyu daha çok çocuğunu göremeyen babalar üzerinden yazdım, çocuklar çoğunlukla anneye verildiği ve çocuğu babasına göstermek istemeyen anneler çoğunlukta olduğu için. Fakat az sayıda da olsa çocuğunu alan ve annesine göstermek istemeyen engel çıkaran, haczedilmeden göstermeyen babalar da var.
Ya da çocuğunun psikolojisi bozulmasın, babasından mahrum büyümesin diye eski eşinin çocuğu ile ilgilenmesini, bolca vakit geçirmesini isteyen, buna destek olan kadınların yanında çocuğunu hiç aramayan ya da doğru düzgün ilgilenmeyen sorumsuz babalar da var. Bu ayrı bir yazı konusu.
Buradaki mevzu çocuğuna babalık etmek isteyen fakat buna engel olunan erkeklerin durumu. Kimi, annesi tarafından doldurulmuş ona nefretle bakan çocuğu ile iletişime geçemiyor, kimi çocuğunu düşünerek onu hacizle alıp korkutmak istemediği için yüreğine taş basıyor, görmekten vazgeçiyor, kimi de icraya verecek parası olmadığı için evladının en tatlı zamanlarını, en güzel günlerini göremiyor. Babalık hakkı elinden alınan erkek, en ağır psikolojik şiddete maruz kalıyor, fakat nedense bu görülmek istenmiyor.
Türk Medeni Kanunu, anne ve babanın boşanması halinde velayet sahibi ebeveynin çocuğu diğer ebeveyne göstermezse ne yapılacağını eksik bırakınca bu boşluk yıllarca İcra İflas Kanunu ile çözülmüş. Velayeti alan eşin diğer eşe çocuk teslimi herhangi bir borcun tahsilinden farklı olmuyor. Çocuklar bir mal gibi haciz tutanağına yazılıyor. Baba çocuğunu görmek için yüklüce bir para yatırıyor ve bir ekiple çocuğunu görmeye gidiyor. Ve bunu her seferinde böyle yapmak zorunda kalıyor. Haftada görmek istiyorsa haftada çocuğunu haczetmesi gerekiyor. Bu hem çocuk için hem baba için ne büyük bir zulüm. www.cocukaile.net sitemizde yayınlanan bir babanın ve evladının dramından bir kaç cümle:
"Geçen gün icra ile çocuğumu gördüm. İcra memuru ve pedagog eşliğinde kızımın kaldığı eve gittik. Ben dışarıda bekledim. O küçücük yavrum 10 dakika ağladı. Gelmek istemedi. Beni görünce kapıda hemen yanıma koştu bana sımsıkı sarıldı ve ağlamadı. Ama kızımın üzerindeki o etki 2-3 saat geçmedi. Ama ilerde daha çok etkilenecek. Üç bucuk yasındaki kızım bana “Baba neden o adamlar beni almaya geliyor” dedi o an boğazım düğümlendi konuşamadım. Gerçekten çok acı bir durum. Rabbim bizlere dayanma gücü versin."
İcraya yatırılan parayı da devlet alıyor, bari çocuğa verilse. Tabii o zamanda kötüye kullanım artar. Aile bakanlığının olduğu bir ülkede neden bu konuya bir çözüm bulunmamış. Hâlâ 1934 kanunları ile çocuklar haczediliyor.
Şiddeti önleyeceğiz diye yola çıkanların öncelikle çocuklara uygulanan bu şiddete dur demeleri gerekmiyor mu? Boşanmaların bu kadar arttığı hatta devlet tarafından kadınların kışkırtıldığı bir zamanda Aile Bakanlığı neden çocuğu ve velayetin verilmediği ebeveyni düşünmüyor. Aile Bakanlığı madem sadece kadınlar için çalışacaktı niye kanun çıkarılırken ısrarla bakanlığın adı "Aile Bakanlığı" olsun diye ısrar edildi de feministlerin gönlü kırıldı anlamadım. Kadın Bakanlığı koysalardı da herkes rahat etseydi. Nasıl olsa çocuklar ve erkekler insandan sayılmıyor, mal gibi görülüyor.
Devlet, babadan çocuğu için nafakayı almayı biliyor, fakat evladının nafakasını ödeyen baba çocuğunu görmek isteyince devlet aciz kalıyor: "Medeni kanunda böyle bir şey yok, git icraya haczet, çocuğunu gör." diyor. Erkek eski eşe nafaka, çocuklara nafaka bir de çocukları görmek için icraya para yatırmak zorunda kalıyor. Bu ne büyük bir zulüm. Bu ne büyük bir maddi manevi şiddet.
Bir de erkek, eski eşine ve çocuğuna maddi imkansızlıktan nafaka veremediğinde hapis cezası var. Ki borçlulara hapis cezası kaldırılmışken sadece nafaka ödeyemeyen erkeğe hapis cezası verilmeye devam ediyor. Fakat mahkeme kararına rağmen çocuğunu babasına göstermeyen anneye hapis cezası ya da caydırıcı bir ceza verilmiyor. Anneysen çocuğuna ve eski eşine istediğin zulmü yapabiliyorsun.
Tamam anladık, devlet erkeklere hiç bir şekilde acımıyor, onları şiddetin kaynağı görüyor, erkekleri duyguları olmayan, paraları bol varlıklar zannediyor. (Bu kadar maddi ve manevi yükü erkeklere yüklediğine göre böyle bir manzara ortaya çıkıyor.) Bari masum yavruları düşünse.
Hadi devlet düşünmüyor, peki bir anne çocuğuna bu zulmü niye yapar? Hırs ve intikam duyguları insanın gözünü kör etmese herhalde insan evladına bu caniliği yapmaz, yapmaz; onun küçücük dünyasını kendi hırslarına kurban etmez. Bence çocuk haczi en ağır şiddettir.
Karı-koca ayrılmışsa elbette aralarında tatsızlık olmuştur, geçinememişlerdir. Fakat bu tatsızlıkları çocuklara yansıtmamak lazım. Fakat maalesef ki bilinçsiz insanlar çocukları üzerinden birbirinden öç almaya çalışıyor.
Çocuğunun babası ile rahat rahat görüşmesini sağlamak varken, onu haciz ile gösteren annelerin vicdanı yok zannetmeyin onların da vicdanı varmış, onlar da bu kanunlardan rahatsızlarmış. Onlar da "Çocuk haczi kanunu kalksın, çocuklarımız haczedilip yaka paça götürülünce psikolojisi bozuluyor." diyorlar. Buldukları çözüm ise yine kendilerine uygun. "Haciz yerine çocuğa sorulsun, çocuk babayı görmek istiyorsa görsün, istemiyorsa zorlanmasın, babayı görmesin." diyorlar.
Peki bir çocuk bu konuda özgür karar verebilir mi? Yanında kaldığı kişiden daha çok etkilenmez mi? Özellikle bu anneyse ve kendi hatalarını hiç görmeden, göz yaşları içinde çocuğuna eski kocasının onu ne kadar mutsuz ettiğini anlatıyorsa, o çocuk o babayı ne kadar sevebilir, ne kadar görmek ister? Velev ki görmek istesin bu kararı verdiği için annesinin söylenmelerine, surat asmasına duygusal şantajına nasıl dayanacak? Bütün bunlar göz önüne alındığında çocuklar görmek isteseler de görmemeyi tercih edeceklerdir.
Bu durumda en iyi çözüm ortak velayet gibi görünüyor. Velayetin hem anneye hem babaya verilmesi taraflardan birinin çocuğunu öç vasıtası olarak kullanmasına engel olabilir. Son yıllarda boşanmış babalar kurdukları dernekler ile ortak velayet konusunda uğraş veriyorlar. Fakat siyasilerin verdikleri sözlere rağmen henüz somut bir adım atılmış değil.
Çocuğun hem anneye hem babaya ihtiyacı var. Boşanmak çocuğun anne ya da babasından kopmasını gerektirmez. Çocuğunu düşünen anne-baba aralarında anlaşarak çocuk için iyi bir düzenleme yapmalı.
Konuyu daha çok çocuğunu göremeyen babalar üzerinden yazdım, çocuklar çoğunlukla anneye verildiği ve çocuğu babasına göstermek istemeyen anneler çoğunlukta olduğu için. Fakat az sayıda da olsa çocuğunu alan ve annesine göstermek istemeyen engel çıkaran, haczedilmeden göstermeyen babalar da var.
Ya da çocuğunun psikolojisi bozulmasın, babasından mahrum büyümesin diye eski eşinin çocuğu ile ilgilenmesini, bolca vakit geçirmesini isteyen, buna destek olan kadınların yanında çocuğunu hiç aramayan ya da doğru düzgün ilgilenmeyen sorumsuz babalar da var. Bu ayrı bir yazı konusu.
Buradaki mevzu çocuğuna babalık etmek isteyen fakat buna engel olunan erkeklerin durumu. Kimi, annesi tarafından doldurulmuş ona nefretle bakan çocuğu ile iletişime geçemiyor, kimi çocuğunu düşünerek onu hacizle alıp korkutmak istemediği için yüreğine taş basıyor, görmekten vazgeçiyor, kimi de icraya verecek parası olmadığı için evladının en tatlı zamanlarını, en güzel günlerini göremiyor. Babalık hakkı elinden alınan erkek, en ağır psikolojik şiddete maruz kalıyor, fakat nedense bu görülmek istenmiyor.
7 Yorum Yorum Yaz