Erkek Düşmanlığı Nereye Kadar?

Selam ile..

Bu günlerde erkek düşmanlığı ayyuka çıkmış durumda. Sanki erkeklerin hepsi sapık ya da potansiyel katil. Her gün yüzlerce insan öldürülüyor, bunların içinde karısını öldüren bir erkek varsa, manşet hazır “cani kocalar” Annesini babasını öldürenler var fakat onlar çok da önemli bir sorun olarak görülmüyor. Fakat bir erkek karısını öldürmüşse, cezasını sadece o erkek çekmiyor, bu olayın psikolojik baskısını ve dahi cezasını bütün erkekler çekmek zorunda bırakılıyor.

Tabi kadınlar da bu olumsuz haberlerden etkileniyorlar. Böyle giderse kadınlar, olası koca şiddetinden korumak için yastıklarının altına kırmızı biber, bıçak, biber gazı falan koyup yatacaklar. Elbirliği ile topluma erkeklerin ne kadar kötü olduğu anlatılıyor.

“Mor Çatı” diye bir dernek var, internet kullananların çoğu “Mor Çatı”nın hazırladığı kısa videolara denk gelmişlerdir. Mor çatı “Kadın sığınma Evi” olarak kurulmuş; fakat şu aralar yaptıkları “erkek sindirme” harekatından başka bir şey değil. Yaptıkları düpedüz erkek düşmanlığı.

 

Eşlerinden şiddet gören kadınlara yardım etmek tabiî ki gerekli. Alkoliği var, esrarkeşi var, ruh hastası var. Öyle erkeklerle evlenen mazlum kadınlara elbette sahip çıkılmalı. Zaten devletinde sığınma evleri var.

Fakat bunun dışında, aile içinde, erkeklerin kadınlara uyguladığı fiziksel şiddet ve kadınların erkeklere uyguladığı psikolojik şiddet ve daha çok kadınların çocuklarına uyguladıkları fiziksel şiddet ayrı birkaç yazı konusu. Şimdilik o konuyu bir yana bırakalım.

Mor çatının hazırladığı videoları izledim, hemen hepsinde erkek düşmanlığından başka bir şey görmedim. İnternet ortamında çokça dolaşan videonun biri şöyle:

Gerçek kadın ebatlarında, bir kaç kadın posteri, otobüs duraklarına yapıştırılıyor. Posterin üstünde kocaman “ÖZGÜRLÜĞÜMÜ YAŞAMAK İSTİYORUM” yazıyor. (Nereye kadarın cevabı yok) Posterdeki kadınların vücutları kartondan yapılmış Hacivat Karagöz kuklası gibi bacak ve kollardan oyulmuş. Kadınların ayakları ve elleri havada olduğu için kadınların ayakları otobüs durağından dışarı sarkıyor, kaldırımı daraltıyor, gelen geçenin yolunu kapatıyor.

Bir de gizli kamera yerleştirmişler, insanların tepkisi kaydetmişler. Kaldırımda yürüyen erkekler, yola sarkmış kadın bacağını kırıp atıyorlar. Erkekler başlarını kaldırıp ne posterdeki yazıyı okuyorlar ne de kadına bakıyorlar. Belli ki o bacak, bir erkek bacağı da olsa, hepsi yine kırıp geçecek. Çünkü yolu kapatıyor. Öteki türlü kaldırımdan vızır vızır arabaların geçtiği yola inmeleri gerekiyor. Hatta bir tanesi bacak yüzünden sendeliyor, düşeceği sırada kendini toparlıyor ve sinirle bacağı kırıp atıyor.

Kırılan bacakların altından bir yazı çıkıyor. “Şiddeti değil” Hazırlayanlar belli ki bacakların kırılacağından çok eminler.

Sonra bir yazı çıkıyor videoda. “Posterdeki kadınların hepsi şiddete maruz kalmış, maalesef sadece erkekler tarafından” yazıyor.

Erkekler kötü, erkekler kadınlardan nefret ediyor, hepsi şiddet yanlısı, kötü bunlar kötü, kendinizi koruyun kadın milleti. O sözden başka bir mesaj okunmuyor.

İyi niyet süsü altında, bu kadar kötü niyetle hazırlanmış bir video, daha görmedim. Nedense bir tek kadın kaydedilmemiş, oradan sanki hiç kadın geçmemiş. Eminim kadınlarda vurmuşlardır postere, kırıp atmadılarsa bile.

Erkekler, posterlerdeki bacaklar yolu daraltıyor, diye hayırlarına kırıp atıyorlar. Sanki gerçek kadın bacağı kırmış gibi videoda şiddete dikkat çekiliyor. Siz eli ayağı derli toplu kadın posteri astınız da gelip geçen erkekler yüzüne mi tükürdü. Bu kadar otobüs duraklarında reklam amaçlı hazırlanmış kadın posterleri var, onlara da bu muamele yapılıyor mu? Sadece bu değil bunun gibi başka videolar da var.

Bir başka videoda da kocasından dayak yemiş, gözü kaşı morarmış kadınlar, “başımı kapıya çaktım” gibi şeyler söylüyorlarmış etrafa. Dış ses öyle söylüyor. Yani kocalarından dayak yediklerini saklıyorlarmış. “Siz de inanıyorsanız bize destek olmayın” diye çok zekice olduğunu zannettikleri bir de slogan bulmuşlar.

Evliliklerinde kendi hatalarını görmeyip, mutsuzluklarını kocalarının hataları üzerine kuran kadınlar “bak bak şu kötü adamlara” der gibi videoları facebook da paylaşıyorlar. Yanılmamışız işte, suçlu erkekler, tezine bir katkı ve yüreklerine soğuk su niyetine.

Kimdir bu "Mor Çatı" derneğini kuranlar. Kaçı evlidir, kaçının mutlu bir hayatı var. Videoyu izleyince ilk aklıma gelen, hayallerindeki erkekleri bulamamış bir grup kadın, eski sevgililerinden ya da eşlerinden intikam almak için bu derneği kurmuşlar, gibi geldi. Bu kadınların içi hıçla nefretle dolu olmasa böyle bir videoyu hazırlatmazlar, yayınlamazlar, diye düşündüm.

Ayrıca “Mor Çatı” derneği kurucuları, kadınları erkeklerden nefret ettirerek nereye varacaklar, hedefleri ne, onu hiç anlamıyorum. Sanki şiddeti bitirmek için değil artırmak için uğraşıyorlar. Kadınlar erkeklerden nefret ederse şiddet tabiî ki artar. Hangi erkek bilinçaltı nefretle dolu bir kadınla mutlu olabilir. Evde çatışma çıktığında, kadın diliyle saldırır, erkek eliyle. Şiddet attığında ne olacak. Her mahalleye bir “Mor Çatı” derneği mi kuracaklar. Velev ki kurdular, içini de doldurdular çok mu mutlu olacaklar. Orada kalan kadınlar, çok mu mutlu olacak.

Mor Çatı derneği bugüne kadar gerçekten ihtiyacı olan kadınlara da hizmet etmiştir mutlaka. Fakat derneğe para toplamak için hazırladıkları şu videolarla kaç tane genç kızın mutlu bir aile kurma düşlerini yıktıklarını, kadınların çoğunda zaten var olan erkek korkusunu artırdıklarını fark edemiyor olmaları mümkün mü?

Feminizmin “Kadınlar masumdur; fakat erkekler kaba saba ve saldırgandır.” “Kadınların mutsuz olmasının tek sebebi erkeklerdir” safsatası zaten memlekete yetiyor. Geçen yıl, bir yıl içinde ülkemizde yüz bine yakın çift boşanmış. Eğer el birliği ile mor çatılar, medya, köşeci kadınlar biraz daha gayret ederlerse toplum olarak gelinecek noktayı düşünmek bile istemiyorum. Kadınlar korkarım ki en sonunda “Ne böyle tek tek uğraşıyoruz , en iyisi Firavun gibi her doğan erkek çocuğunu öldürelim, kurtulalım” diyecekler. Mutlu bir insanlık adına.

 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

4 Yorum Yorum Yaz

BANU AY
16/07/2013
Saçının teline veya burnuna kaza ile temas edenle bu tecavüz olayını aynı tutan adınada cinsel istismar diyen arasında fark görmeyip agırlaştırıcı cezayı ikisine uygulayan zihniyeti yargıyı kınıyorum. İki yıl devam eden ilişkiden bile burada rıza yoktur bunların hepsi rıza dışında olmuşturu dayatan zihniyetide kınıyorum.Avrupadan aldıgı kanunu test yapmadan okul başarısına bakmadan düzmece raporlarla yapılan yargılamayı hatta raporları kaldırıp bozulmuştur ve hatta 15 yıldan az olamaz maddesini getirmeyi kınıyorum.Evrensel adaletten kaçanları kınıyorum.
.:.
16/07/2013
Cok dogru tespit etmissiniz, aynen dediginiz gibi. Bizzat uygulamali olarak degisik sekillerde test edilmistir.

Malesef en cok proplemin olaan ve olacagi yer adalet sistemi. Gectigimiz zamanlarda iptal edilen Savcilik, hakimlik ile ilgili sinavlari unutmamak gerekiyor. Adalet ile ilgili bolumlere secilecek olan tum insanlar denetimi cok yuksek bir mekanizmadan gecirilmesi gerekiyor.

Onumuzdeki donemlerde Turkiyenin AB uyum yasalar cercevesinde yapacagi adalet sistemi ile ilgili calismalari con iyi incelemesi gerekir. -malesef ki bu sistemdeki, bircok calismanin sponsoru da AB fonlaridir. Adil olmayinca is yuku hep artacaktir.

- Birinci bozduklari Aile sistemi. hersey buradan cogalmaktadir, ve yayilmaktadir.
- Ikinci bozduklari, Saglik sistemi, ilk bakista iyi uygulamalar gorulsede, is yuku ve cesitlilik ve parasal degerlerin kiyaslamasi yapildiginda cok net anlasilacaktir.
- Ucuncu bozduklari, calisma hayati, sozlesme, sendika, is esitligi ve sozlesme cesitliligi isimleri altinda ve vasifli olmayanlarin vasifliymis gibi kadrolastirilmasi, Bircok kesime sozde sosyal yardim ve destek ile, sinav sisteminin bay pas edilerek, ozellikle devlet kurumlarina yerlestirilmesi, kullanilan kesim, engelli, kadin, ve gencler.
- Dorduncu bozulan kesim, genclik, okullar, burs sistemi, (kutuplasmanin buradan uretilerek cogaltilmasi, Suan cok bagriz gorulebiliyordi, sosyal medyada herkez ama herkez siyasetci olmus ve otekine, hic mi hic tahammulu yok, oysa ayni apartmanda oturan insanlar, ayni sinifta okuyan kisiler, ayni isyerinde calisan kisiler.
- Ve en onemlisi ise adalet sistemi, Yetkin olmayan kisiler elinde, birisi, salarken, birisi tutukluyor, birisi affederken, birisi cezalandiriyor, her ne olursa olsun bu sisteme ideoleji yerlestiriliyor, amac budur,

Butun bu saydiklarim ana konulardir ve Bircok AB ulkesinde denenmistir ve denenmektedir. kimsenin gozunun yasina bakmiyorlar ve Globallesen bir dunyada Turkiyemizde payini aliyor, Istemesede kabul etmek ve uygulamak zorunda kaliyor.

Cunku Turkiye bircok alanda uluslar arasi anlasmalari anayasanin onunde olmasini kabul etmis bir ulkedir. Bugun kabul ettigi sekil ileride oy coklugu ile degisime ugrayip kabul edildiginde, Turkiye bunu kabul etmese dahi benimsemek istemese dahi, Kabul ettigi anlasmalar geregi, malesefki kabul etmek zorunda kalacaktir.

Butun bu yazdiklarimi cok uzun zamandir ayni sekillerde anlatmaya gayret gosteriyorum, ancak Cocuk aile net platformundan baska sesimizi duyurailecegimiz temiz oto kontrollu bir ortam yok malesef, Tum anlattiklarimi, Son zamanlardaki Gezi olaylari ile birlikte analizini yapar ve degerlendirirsek, Gercekleri cok daha net gorme imkanina sahip olabiliriz.

Bu sadece Turkiyeye mahsus bir durum degildir, Suan Bircok AB ulkesi de bu durumdan cikis yolu bulmaya calisiyor ama malesef sistem ve uygulamalar kendi kendisini bozuyor. Saydiklarimin hicbirisinde adil ve adaletli bir cozum uygulamasi yok.
mehmet pazar
24/05/2012
mor çatı sitesini biraz inceledim.ordaki kadınlar sanki özellikle seçilmiş pehlivanlar gibi duruyorlar.aman yarabbi öle hanımlarla bir hayat düşünün vede ömür boyu...
Ali
08/03/2012
Gerçekten de onlara kalsa erkeklere yaşam hakkı tanımazlar.Kurtlar,vahşi ve saldırgandır diye onları yok mu edelim?Ya da aslanlar ceylanları parçalıyor diye?Onlara dahi saldırganlık hakkını tanıyorlar ancak erkeklerin bazı hallerini kabul edemiyorlar.Aslında acınası durumdalar.Yüzlerinde meymenet yok.Gittikçe de daha çok çirkinleşiyorlar.Daha da bir sevilmez hale geliyorlar.Yalnız ben bu durumun sadece onların kindarlıkları ile açıklanabileceğini düşünmüyorum.Hep beraber bu durumun çıkarmış olacağı sorunların sonucunu görerek bunları yaşayacağız.Bu ülkede zamanında doğum kontrolü diye milletin beynini yiyenler,kadınların ellerinden anne olma hakkını,doğurma hakkını alanlar bugün niye konuşmuyorlar?Üstelik bunu yapanda bir başka kadın.Bir politika 10 senede çöpe atılır mı?kadının kadına yapmış olduğu kötülüğü emin olun erkek kadına yapamaz.Aslında mesele kadın erkek meselesi de değil.Dünya nüfusunun azalması kimin işine yarar?Bu işin başlatıcısıda,sürdürücüsü de onlardır.Yani bizim kadın dernekleri olarak gördüğümüz yapının altında aslında çok daha kuvvetli ve köklü bir yapı var.

Yorum Yaz