Hadi Evi Yıktık Duygular Ne Olacak?
- 06-03-2017
- KATEGORİ Sema Maraşlı
- YAZAR Sema Maraşlı
Kadınlar çok güçlü. Kadınlar çok güçlü. Kadınlar çok güçlü. Kadınlar çok güçlü. Kadınlar çok güçlü. Kadınlar çok güçlü. Kadınlar çok güçlü. Kadınlar çok güçlü. Kadınlar çok güçlü. Kadınlar çok güçlü. Kadınlar çok güçlü. Kadınlar çok güçlü…
Ay fenalık geldi. Nedir bu kompleks? 8 Mart Dünya Kadınlar Günü yaklaşırken nereye dönsek kadınların gücünden bahsediliyor. Toplantılar yapılıyor, yürüyüşler yapılıyor, gazetede haberler, yazılar yayınlanıyor.
Güç dedikleri nedir? Meslek, para, başarı, rekabet, hırs… Başka bir şey yok.
“Kadınlar da erkeklerin yapabildiği her şeyi yapabilir” i ispatlamak. Yapabilir elbette. Fakat erkeğin rahatça yaptığı işleri kadın ailesinden koparak, kendini tüketerek, kadınlığından vazgeçerek, hayatın güzelliklerini göz ardı ederek yapıyorsa buna başarı denemez. Ne denir? İçimden geçen kelimeyi yazmıyorum.
Yıllardır kadınlar evden koparılmaya çalışılıyor ve kadınlara sürekli hırs aşılanıyor. Bu hırs kadını da kadınlığı da tüketiyor. Bu yüzden kadınlar iyi niyetle yola çıkamıyorlar.
Zira işin sonucunu niyet belirler.
İhtiyaçtan çalışanın ihtiyacı giderilir.
Hırs için çalışan tükenir.
Allah rızası için çalışan kazanır. Üretenler, niyeti temiz olanlardır. Kazananlar kendinden başkasını düşünenlerdir.
Kadınlara bencillik aşısı yapmaya çalışılıyor. Özgürlük vurgusu ile aileden koparılmaya çalışılıyor.
Nike firması bu yıl “Bizi Böyle Bilin” diye bir reklam çekmiş, pek bir beğenilmiş hiç eleştiri yazısı görmedim.
Reklamda genç kızlara bir mesajlar bir mesajlar…Reklam bir genç kızın aile fotoğrafından kaçıp boks yapması ile başlıyor, başka bir genç kızın evin üzerine basarak evi yıkıp dışarıya koşması ile bitiyor. (Giy nike ayakkabıyı koş dışarı)
Reklamda kadınların sevdiği şeyler aşağılanmış.
Aileni bırak, boks yap,
Yemek yapma, halter kaldır,
Altın takı takma, madalya tak,
Büyüklerle vakit geçirip hanım hanımcık onları dinleme, git tenis oyna,
Evini toplayıp etrafı çekip çevirme hele kitap eline bile alma, kitaplığa bırak koş basket oyna,
Elbise etek giyen, kız gibi kızlarla sıkıcı vakit geçirme, git dans salonuna haya duygusu kalmamış kızlarla seksi danslar yap, sahte kahkahalar at,
Sonra evin üstüne bas sokağa koş, peşine de hemcinslerini düşür. Güya o zaman güçlü olacaksın.
Kadının gücü; yumuşaklığında, letâfetinde, zarifliğinde, duygusallığında, sevecenliğinde, kadınlığında, anneliğinde…
Kadına erkeklerin yaptığı ağır sporları yaptırarak ya da kadını erkek gücüyle yarıştırarak güçlü yapamazsın. Sadece esas güçlerini alırsın elinden.
Bu arada spora karşı değilim, kadınların kendine bakması evde ya da uygun ortamlarda spor yapmasını kast etmiyorum elbette, hatta yapmaları lazım.
JUST DO İT (SADECE YAP) Sadece yap, diye bitiyor reklam. Ya sonra? Sonrası yok. Bu yaşın ellisi var, atmışı var, yetmişi var, sekseni var. Onları nasıl geçireceksin? Boks yaparak, halter kaldırarak mı? Yoksa torunlarına gözleme yaparak bir kahvaltı masasında gülüşerek mi? Yetmiş yaşındaki kadını hangisi mutlu eder?
Güya dışarısı özgürlük. Serseri atlar gibi kaç bakalım, dışarısı güvenli mi?
Ayrıca senin koşmanı istedikleri yer neresi? Dışarıda nereye gidebilirsin? Avm, cafe, restoran… Kazan- harca, kapitalist sisteme hizmet et, ama ailene sakın hizmet etmeyesin. Elinden bir bardak çay bile içmesinler sen ezik misin, mesajı vermeye çalışıyorlar. Kurtul ailenden, koş dışarı, mekanlar seni bekliyor!
Geçenlerde gazetede okudum, bir köşe yazarı özetle diyor ki “Eskiden kadınlar arkadaşları ile öğleden sonra buluşurlardı. Son dönemde ise akşam üstü ve akşamları buluşuyorlar. Her mekanda kadınlar var, verdikleri bir kilonun bile kutlama bahanesi ile bir araya geliyorlar.”
Neden acaba? Bu kadınları bekar ya da boşanmış oldukları için olabilir mi? Evde eşi ve çocukları olmadığı için olabilir mi? Buyrunuz bu kadınlar mesleği olan, başarılı, güzel kadınlar. Fakat yalnız ve mutsuzlar. Hepsi mi böyle olsun istiyorsunuz!
Kadın dışarıda mutlu mu? Arada bir birkaç saat dışarıda gezmek kadını mutlu edebilir; fakat sonra kadın evini özler. Kadın aile olmak ister. Kadın sizin aşağılamaya çalıştığınız o güzel değerlerle mutludur.
Reklam filmine baştan bakalım.
Gerçekte kadın anne- babası, ailesi ile mutludur, o gülücük sahte değildir. Aile kıymetlidir. (Boks yapmak değil)
Kadın hamur açarken, yemek yaparken mutludur, zira kadında besleme büyütme güdüsü vardır. (Halter kaldırmak değil)
Kadında süslenme arzusu vardır. Altın olması gerekmez fakat takmak takıştırmak, kendini kadın hissetmek iyi gelir. (Madalya takmak kendini kadın hissettirmez)
Kadın onunla dertleşen bir büyükten kaçtığında değil, şefkatle onun elini tuttuğunda, onun yüzünü güldürdüğünde mutlu olur. (Tenis sahasında değil)
Kadın evini çekip çevirdiğinde, temiz düzenli bir evde mutlu olur. Hele okumayı seviyorsa evinde en mutlu olduğu yerlerden biri kitaplığın önüdür. (Basket sahası değil)
Kadınlar, arkadaşları ile mutludur, onlarla dertlerini paylaşmak, birlikte vakit geçirmek, kız kıza takılıp gülüşmek rahatlatır onları. (Dans salonlarında seksi danslar yapıp, zorlama kahkahalar atmak değil)
Kadın evinde kendini güvende hisseder. O evin üzerine bastığında, dışarı koştuğunda mutlu olamaz.
Reklamda koca, çocuk hiç yok. Zira bunları terk ediyor gibi gösterselerdi tepki alırdı. Kurnazlık etmişler. En sonunda kadın evi çiğnediğinde aslında hepsini çiğnemiş oluyor.
Pek çok genç kıza ne kötü mesajlar gidiyor bu reklamla. Tabii ki reklamı izleyen her genç kız sporcu olmaya heveslenecek değil fakat “ailenden kurtul, kadınlığın asli özelliklerini çiğne, dışarı koş” mesajını alacak yapacağı iş ne olursa olsun.
Tamam, diyelim ki kadın evi aileyi çiğnedi, ya sonra? Kadın duygularını ne yapacak? Kadın hayvan mı ki dışarıda koşarak mutlu olsun. Ki hayvanlar bile sevilmek ister.
Kadının sevme ve sevilme, aile olma güdüsü ne olacak? Yaradan’ın genetik kodlamaları yaratılış özellikleri yok olacak mı? Yoksa biraz yaş geçince büyük pişmanlıklarla mı kendini gösterecek?
Bakınız Ajda Pekkan. Kadın 72 yaşında “anne olmak istiyorum” diye tutturdu. Buyrunuz, şan şöhret, ses, güzellik, dans, mal mülk, para, özgürlük, dünyaya ait her şey var. Bir kadına yetiyor mu? Kadın anne olmak, aile olmak istiyor.
Reklam “Sadece Yap” diyor. Sonunu düşünme demek istiyor. Zira kadın sonunu düşünürse yapamaz. Yaşlılığı bırak gençliğinde bir sakatlansa o burnun kıvırdığı aileye dönmek zorunda kalır.
Kadınlar! Uyanık olun, dolduruşa gelmeyin. Kapitalist sistemin sizi kullanmasına izin vermeyin.
Kadınlar! Uyanık olun, dolduruşa gelmeyin. Ev güzeldir, ev güvenlidir, aile değerlidir. Kıymetini bilin.
Ay fenalık geldi. Nedir bu kompleks? 8 Mart Dünya Kadınlar Günü yaklaşırken nereye dönsek kadınların gücünden bahsediliyor. Toplantılar yapılıyor, yürüyüşler yapılıyor, gazetede haberler, yazılar yayınlanıyor.
Güç dedikleri nedir? Meslek, para, başarı, rekabet, hırs… Başka bir şey yok.
“Kadınlar da erkeklerin yapabildiği her şeyi yapabilir” i ispatlamak. Yapabilir elbette. Fakat erkeğin rahatça yaptığı işleri kadın ailesinden koparak, kendini tüketerek, kadınlığından vazgeçerek, hayatın güzelliklerini göz ardı ederek yapıyorsa buna başarı denemez. Ne denir? İçimden geçen kelimeyi yazmıyorum.
Yıllardır kadınlar evden koparılmaya çalışılıyor ve kadınlara sürekli hırs aşılanıyor. Bu hırs kadını da kadınlığı da tüketiyor. Bu yüzden kadınlar iyi niyetle yola çıkamıyorlar.
Zira işin sonucunu niyet belirler.
İhtiyaçtan çalışanın ihtiyacı giderilir.
Hırs için çalışan tükenir.
Allah rızası için çalışan kazanır. Üretenler, niyeti temiz olanlardır. Kazananlar kendinden başkasını düşünenlerdir.
Kadınlara bencillik aşısı yapmaya çalışılıyor. Özgürlük vurgusu ile aileden koparılmaya çalışılıyor.
Nike firması bu yıl “Bizi Böyle Bilin” diye bir reklam çekmiş, pek bir beğenilmiş hiç eleştiri yazısı görmedim.
Reklamda genç kızlara bir mesajlar bir mesajlar…Reklam bir genç kızın aile fotoğrafından kaçıp boks yapması ile başlıyor, başka bir genç kızın evin üzerine basarak evi yıkıp dışarıya koşması ile bitiyor. (Giy nike ayakkabıyı koş dışarı)
Reklamda kadınların sevdiği şeyler aşağılanmış.
Aileni bırak, boks yap,
Yemek yapma, halter kaldır,
Altın takı takma, madalya tak,
Büyüklerle vakit geçirip hanım hanımcık onları dinleme, git tenis oyna,
Evini toplayıp etrafı çekip çevirme hele kitap eline bile alma, kitaplığa bırak koş basket oyna,
Elbise etek giyen, kız gibi kızlarla sıkıcı vakit geçirme, git dans salonuna haya duygusu kalmamış kızlarla seksi danslar yap, sahte kahkahalar at,
Sonra evin üstüne bas sokağa koş, peşine de hemcinslerini düşür. Güya o zaman güçlü olacaksın.
Kadının gücü; yumuşaklığında, letâfetinde, zarifliğinde, duygusallığında, sevecenliğinde, kadınlığında, anneliğinde…
Kadına erkeklerin yaptığı ağır sporları yaptırarak ya da kadını erkek gücüyle yarıştırarak güçlü yapamazsın. Sadece esas güçlerini alırsın elinden.
Bu arada spora karşı değilim, kadınların kendine bakması evde ya da uygun ortamlarda spor yapmasını kast etmiyorum elbette, hatta yapmaları lazım.
JUST DO İT (SADECE YAP) Sadece yap, diye bitiyor reklam. Ya sonra? Sonrası yok. Bu yaşın ellisi var, atmışı var, yetmişi var, sekseni var. Onları nasıl geçireceksin? Boks yaparak, halter kaldırarak mı? Yoksa torunlarına gözleme yaparak bir kahvaltı masasında gülüşerek mi? Yetmiş yaşındaki kadını hangisi mutlu eder?
Güya dışarısı özgürlük. Serseri atlar gibi kaç bakalım, dışarısı güvenli mi?
Ayrıca senin koşmanı istedikleri yer neresi? Dışarıda nereye gidebilirsin? Avm, cafe, restoran… Kazan- harca, kapitalist sisteme hizmet et, ama ailene sakın hizmet etmeyesin. Elinden bir bardak çay bile içmesinler sen ezik misin, mesajı vermeye çalışıyorlar. Kurtul ailenden, koş dışarı, mekanlar seni bekliyor!
Geçenlerde gazetede okudum, bir köşe yazarı özetle diyor ki “Eskiden kadınlar arkadaşları ile öğleden sonra buluşurlardı. Son dönemde ise akşam üstü ve akşamları buluşuyorlar. Her mekanda kadınlar var, verdikleri bir kilonun bile kutlama bahanesi ile bir araya geliyorlar.”
Neden acaba? Bu kadınları bekar ya da boşanmış oldukları için olabilir mi? Evde eşi ve çocukları olmadığı için olabilir mi? Buyrunuz bu kadınlar mesleği olan, başarılı, güzel kadınlar. Fakat yalnız ve mutsuzlar. Hepsi mi böyle olsun istiyorsunuz!
Kadın dışarıda mutlu mu? Arada bir birkaç saat dışarıda gezmek kadını mutlu edebilir; fakat sonra kadın evini özler. Kadın aile olmak ister. Kadın sizin aşağılamaya çalıştığınız o güzel değerlerle mutludur.
Reklam filmine baştan bakalım.
Gerçekte kadın anne- babası, ailesi ile mutludur, o gülücük sahte değildir. Aile kıymetlidir. (Boks yapmak değil)
Kadın hamur açarken, yemek yaparken mutludur, zira kadında besleme büyütme güdüsü vardır. (Halter kaldırmak değil)
Kadında süslenme arzusu vardır. Altın olması gerekmez fakat takmak takıştırmak, kendini kadın hissetmek iyi gelir. (Madalya takmak kendini kadın hissettirmez)
Kadın onunla dertleşen bir büyükten kaçtığında değil, şefkatle onun elini tuttuğunda, onun yüzünü güldürdüğünde mutlu olur. (Tenis sahasında değil)
Kadın evini çekip çevirdiğinde, temiz düzenli bir evde mutlu olur. Hele okumayı seviyorsa evinde en mutlu olduğu yerlerden biri kitaplığın önüdür. (Basket sahası değil)
Kadınlar, arkadaşları ile mutludur, onlarla dertlerini paylaşmak, birlikte vakit geçirmek, kız kıza takılıp gülüşmek rahatlatır onları. (Dans salonlarında seksi danslar yapıp, zorlama kahkahalar atmak değil)
Kadın evinde kendini güvende hisseder. O evin üzerine bastığında, dışarı koştuğunda mutlu olamaz.
Reklamda koca, çocuk hiç yok. Zira bunları terk ediyor gibi gösterselerdi tepki alırdı. Kurnazlık etmişler. En sonunda kadın evi çiğnediğinde aslında hepsini çiğnemiş oluyor.
Pek çok genç kıza ne kötü mesajlar gidiyor bu reklamla. Tabii ki reklamı izleyen her genç kız sporcu olmaya heveslenecek değil fakat “ailenden kurtul, kadınlığın asli özelliklerini çiğne, dışarı koş” mesajını alacak yapacağı iş ne olursa olsun.
Tamam, diyelim ki kadın evi aileyi çiğnedi, ya sonra? Kadın duygularını ne yapacak? Kadın hayvan mı ki dışarıda koşarak mutlu olsun. Ki hayvanlar bile sevilmek ister.
Kadının sevme ve sevilme, aile olma güdüsü ne olacak? Yaradan’ın genetik kodlamaları yaratılış özellikleri yok olacak mı? Yoksa biraz yaş geçince büyük pişmanlıklarla mı kendini gösterecek?
Bakınız Ajda Pekkan. Kadın 72 yaşında “anne olmak istiyorum” diye tutturdu. Buyrunuz, şan şöhret, ses, güzellik, dans, mal mülk, para, özgürlük, dünyaya ait her şey var. Bir kadına yetiyor mu? Kadın anne olmak, aile olmak istiyor.
Reklam “Sadece Yap” diyor. Sonunu düşünme demek istiyor. Zira kadın sonunu düşünürse yapamaz. Yaşlılığı bırak gençliğinde bir sakatlansa o burnun kıvırdığı aileye dönmek zorunda kalır.
Kadınlar! Uyanık olun, dolduruşa gelmeyin. Kapitalist sistemin sizi kullanmasına izin vermeyin.
Kadınlar! Uyanık olun, dolduruşa gelmeyin. Ev güzeldir, ev güvenlidir, aile değerlidir. Kıymetini bilin.
107 Yorum Yorum Yaz