Kadına Şiddet 2 (Kadınların Mazlum Olduğu Görüşü)
- 07-04-2015
- KATEGORİ Sema Maraşlı
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Kadının kendi kendine yaptığı en büyük şiddet, kendinin iyi, kocasının kötü olduğu yönündeki inancıdır. Günümüzde çokça dile getirilen kadınların, mazlum ve masum erkeklerin ise kaba ve zalim olduğu görüşü, kadınları etki altında bırakıyor ve kadınların hatalarını görüp, düzeltme imkanlarına engel oluyor.
Kadınlar, hatalarını göremedikleri için kendi sebep oldukları mutsuzlukları da göremiyorlar ve bir yandan erkekleri suçlarken bir yandan da kendilerini yiyip bitiriyorlar, ruh sağlıkları bozuluyor.
Kadın ne bir melek, ne de şeytan. İçinde iki özelliği taşıyan ve istediğini ortaya çıkaran, erkeğe göre biraz kurnaz yaratılmış bir varlık. Kadın bu kurnazlığını hayır için de, şer için de kullanabilir.
Son yıllarda kadın hakları o kadar çok gündeme geldi ki kadınlar sorumluluklarını unuttular. Zannedersiniz kadınların sadece hakları, erkeklerin ise sadece sorumlulukları var. Oysa insanın hak iddia edebilmesi için önce sorumluluklarını yerine getiriyor olması lazım.
Bizim toplumumuzda kadınlar, yemek pişirip ev işi yaptıklarında, bir de kocaları ile yattıklarında kadınlık adına bütün vazifeleri tamamladıklarını düşünüyorlar (öyle olsa erkek de evi geçindirdiğinde bütün vazifesini bitirmiş sayılmalı) ve erkeğin kendilerine kul köle olmasını bekliyorlar. Bunun dışında kocalarına nasıl davrandıklarının farkında değiller.
Kadınlar sadece kocalarının hatalarını görüyorlar. Geçen gün bir seminerimde bir hanım söz aldı ve bir dakika içinde ve bir nefeste kocasının pek çok hatasını sayıverdi. "Tamam peki bir de kendi hatalarınızı söyleyebilir misiniz?" dedim. Şaşırdı, durakladı epey bir düşündü "Bir tek aklıma ailesi ile uzun zamandan beri görüşmüyorum, o geldi" dedi. Başka hiçbir hatasını bulamadı. Olmadığı için mi? Hayır görmek istemediği için. Karşımızdakinin hatasını görmek ve mutsuzluğumuzu onun üstüne yıkmak işimize geldiği için. Kendimizi temize çıkarmak hoşumuza gittiği için.
Pek çok evlilik kitabı da kadınları mutlu etmek için erkeklerin neler yapması gerektiği üzerine kurgulanmış. Seminer ya da evlilik eğitimlerinin pek çoğu da öyle. Bu yüzden erkekler evlilik eğitimleri gibi eğitimlerden ve seminerlerden kaçıyorlar. Söylenecekleri biliyorlar. "Karınıza çiçek götürün, sevdiğinizi söyleyin, sürprizler yapın, güler yüzlü olun, gönlünü hoş edin." Erkekler bunu ezberlediler. Sanki her şey bu kadar basit, kadının yapacağı hiç bir şey yok. Kadınların pek çoğu da buna inanmış durumda. Kadın kendi davranışları ile kocasını ne kadar ezdiğini, üzdüğünü görmüyor; bir de bana çiçek getirmiyor, sevdiğini söylemiyor diye şikayet edip duruyor.
"Dost acı söyler" demişler, kişinin hatasını gösteren onun iyiliğini düşünüyordur. Ben kadınların iyiliğini düşündüğüm için yanlışlarını da doğru davranışları da yazıyorum. Kitaplarımda, yazılarımda erkeklerin de kadınların da yaptıkları hatalar ve problemlerin çözüm yolları var.
Erkek okurlarım hatalarını yazdığım zaman "Allah razı olsun, yanlışlarımızı gördük, hanımla aramız düzeldi" derken kadın okurların bir kısmı "Bunları niye yazıyorsunuz, erkekler bunları aleyhimize kullanıyorlar, söylemeyin, yazmayın" diye bana kızıyorlar. Ara ara da "Sizin bir yazınız sebebi ile kocamla tartıştık, sen de bu bunları yapıyorsun dedi ve akşam kavga ettik, sizin yüzünüzden ağladım" diye bana duygusal şantaj yapmaya çalışıyorlar.
Hiç etki altında kalmadığımı söyleyeyim. Ben doğru söylediğim için sen yanlış yapıyorsan bu benim değil, senin problemin olur. Elbette ben de hata yapmış olabilirim o zaman da eleştirini yaparsın neden hatalı olduğumu izah edersin, ben de hatamı görür düzeltirim. "Fakat sen yazdığın için biz kavga ediyoruz" derseniz ben hatamı görmüş olmam. Bu sadece "Gerçekleri gösterme sus" demek olur, ben etki altında kalıp bunu yaparsam hem kendime hem de yazılardan faydalanan ve faydalanacak olan pek çok kişiye haksızlık olur. Allah indinde de mesul olurum.
Bir erkek, karısına hatalarını söylüyorsa kadın iki şey yapabilir. Önce kocasını iyice bir dinler, hatalarını görmeye çalışır, (kocası hatan var diyorsa büyük ihtimalle az ya da çok hatan vardır) sonrasında "Haklısın canım, özür dilerim yanlış davranmışım sana karşı. İnşallah bundan sonra dikkat edeceğim, sen de bana yardımcı olursan sevinirim" diyebilir.
Ya da "Yaptıysam senin ya da ailenin hataların şu şu hataları yüzünden yaptım.." deyip savunmaya geçer ardından da "Sen kendine bak, sen de şunları şunları yapmıyorsun..." deyip saldırıya geçer.
İlk yolu yapan kazanır, ikinci yolu yapan kaybeder. Kadınların da erkeklerin de hataları var. Hiçbirimiz melek değiliz. Kibrimizi kendimize kalkan yapıp onun ardına sığınıp kavga ederek de yaşayabiliriz, mümince tevazu içinde hatalarımızı görüp düzelterek de.
Hatayı gösterene kızmak değil, teşekkür etmek gerekir diye düşünüyorum. Gerçi bu arada yukarıdaki misale bakıp bütün kadınların kızdığını gibi bir yanlış anlaşılmaya sebep olmayayım, onlar azınlıkta. Kızanlardan çok daha fazla, dua eden ve teşekkür eden kadın okurlarım var. "Kitabınızı okudum, yazılarınızı takip ediyorum, hatalarımı gördüm. Evimize huzur, muhabbet geldi" diye.
Kadınlar iyi niyetli, fakat medyanın ve çevrenin çok etkisinde kalıyorlar. Kadınları dinliyorum, isteklerinde haklılar. Kocalarından sevgi, şefkat, ilgi bekliyorlar fakat bunlar için kendilerinin ne yapması gerektiğini bilmiyorlar, yanlış davranışlarının farkında değiller. Kavga ederek, eşi kötüleyerek sevgi bekliyorlar. Sevgi almanın da mutlu olmanın da yolu bu değil. Kadınların hataları konusunda pek çok kişi suskunluğu tercih ediyorsa da ben yazmaya devam edeceğim. Çünkü hemcinslerimi seviyorum ve onların mutlu olmasını istiyorum.
Kadınlar, hatalarını göremedikleri için kendi sebep oldukları mutsuzlukları da göremiyorlar ve bir yandan erkekleri suçlarken bir yandan da kendilerini yiyip bitiriyorlar, ruh sağlıkları bozuluyor.
Kadın ne bir melek, ne de şeytan. İçinde iki özelliği taşıyan ve istediğini ortaya çıkaran, erkeğe göre biraz kurnaz yaratılmış bir varlık. Kadın bu kurnazlığını hayır için de, şer için de kullanabilir.
Son yıllarda kadın hakları o kadar çok gündeme geldi ki kadınlar sorumluluklarını unuttular. Zannedersiniz kadınların sadece hakları, erkeklerin ise sadece sorumlulukları var. Oysa insanın hak iddia edebilmesi için önce sorumluluklarını yerine getiriyor olması lazım.
Bizim toplumumuzda kadınlar, yemek pişirip ev işi yaptıklarında, bir de kocaları ile yattıklarında kadınlık adına bütün vazifeleri tamamladıklarını düşünüyorlar (öyle olsa erkek de evi geçindirdiğinde bütün vazifesini bitirmiş sayılmalı) ve erkeğin kendilerine kul köle olmasını bekliyorlar. Bunun dışında kocalarına nasıl davrandıklarının farkında değiller.
Kadınlar sadece kocalarının hatalarını görüyorlar. Geçen gün bir seminerimde bir hanım söz aldı ve bir dakika içinde ve bir nefeste kocasının pek çok hatasını sayıverdi. "Tamam peki bir de kendi hatalarınızı söyleyebilir misiniz?" dedim. Şaşırdı, durakladı epey bir düşündü "Bir tek aklıma ailesi ile uzun zamandan beri görüşmüyorum, o geldi" dedi. Başka hiçbir hatasını bulamadı. Olmadığı için mi? Hayır görmek istemediği için. Karşımızdakinin hatasını görmek ve mutsuzluğumuzu onun üstüne yıkmak işimize geldiği için. Kendimizi temize çıkarmak hoşumuza gittiği için.
Pek çok evlilik kitabı da kadınları mutlu etmek için erkeklerin neler yapması gerektiği üzerine kurgulanmış. Seminer ya da evlilik eğitimlerinin pek çoğu da öyle. Bu yüzden erkekler evlilik eğitimleri gibi eğitimlerden ve seminerlerden kaçıyorlar. Söylenecekleri biliyorlar. "Karınıza çiçek götürün, sevdiğinizi söyleyin, sürprizler yapın, güler yüzlü olun, gönlünü hoş edin." Erkekler bunu ezberlediler. Sanki her şey bu kadar basit, kadının yapacağı hiç bir şey yok. Kadınların pek çoğu da buna inanmış durumda. Kadın kendi davranışları ile kocasını ne kadar ezdiğini, üzdüğünü görmüyor; bir de bana çiçek getirmiyor, sevdiğini söylemiyor diye şikayet edip duruyor.
"Dost acı söyler" demişler, kişinin hatasını gösteren onun iyiliğini düşünüyordur. Ben kadınların iyiliğini düşündüğüm için yanlışlarını da doğru davranışları da yazıyorum. Kitaplarımda, yazılarımda erkeklerin de kadınların da yaptıkları hatalar ve problemlerin çözüm yolları var.
Erkek okurlarım hatalarını yazdığım zaman "Allah razı olsun, yanlışlarımızı gördük, hanımla aramız düzeldi" derken kadın okurların bir kısmı "Bunları niye yazıyorsunuz, erkekler bunları aleyhimize kullanıyorlar, söylemeyin, yazmayın" diye bana kızıyorlar. Ara ara da "Sizin bir yazınız sebebi ile kocamla tartıştık, sen de bu bunları yapıyorsun dedi ve akşam kavga ettik, sizin yüzünüzden ağladım" diye bana duygusal şantaj yapmaya çalışıyorlar.
Hiç etki altında kalmadığımı söyleyeyim. Ben doğru söylediğim için sen yanlış yapıyorsan bu benim değil, senin problemin olur. Elbette ben de hata yapmış olabilirim o zaman da eleştirini yaparsın neden hatalı olduğumu izah edersin, ben de hatamı görür düzeltirim. "Fakat sen yazdığın için biz kavga ediyoruz" derseniz ben hatamı görmüş olmam. Bu sadece "Gerçekleri gösterme sus" demek olur, ben etki altında kalıp bunu yaparsam hem kendime hem de yazılardan faydalanan ve faydalanacak olan pek çok kişiye haksızlık olur. Allah indinde de mesul olurum.
Bir erkek, karısına hatalarını söylüyorsa kadın iki şey yapabilir. Önce kocasını iyice bir dinler, hatalarını görmeye çalışır, (kocası hatan var diyorsa büyük ihtimalle az ya da çok hatan vardır) sonrasında "Haklısın canım, özür dilerim yanlış davranmışım sana karşı. İnşallah bundan sonra dikkat edeceğim, sen de bana yardımcı olursan sevinirim" diyebilir.
Ya da "Yaptıysam senin ya da ailenin hataların şu şu hataları yüzünden yaptım.." deyip savunmaya geçer ardından da "Sen kendine bak, sen de şunları şunları yapmıyorsun..." deyip saldırıya geçer.
İlk yolu yapan kazanır, ikinci yolu yapan kaybeder. Kadınların da erkeklerin de hataları var. Hiçbirimiz melek değiliz. Kibrimizi kendimize kalkan yapıp onun ardına sığınıp kavga ederek de yaşayabiliriz, mümince tevazu içinde hatalarımızı görüp düzelterek de.
Hatayı gösterene kızmak değil, teşekkür etmek gerekir diye düşünüyorum. Gerçi bu arada yukarıdaki misale bakıp bütün kadınların kızdığını gibi bir yanlış anlaşılmaya sebep olmayayım, onlar azınlıkta. Kızanlardan çok daha fazla, dua eden ve teşekkür eden kadın okurlarım var. "Kitabınızı okudum, yazılarınızı takip ediyorum, hatalarımı gördüm. Evimize huzur, muhabbet geldi" diye.
Kadınlar iyi niyetli, fakat medyanın ve çevrenin çok etkisinde kalıyorlar. Kadınları dinliyorum, isteklerinde haklılar. Kocalarından sevgi, şefkat, ilgi bekliyorlar fakat bunlar için kendilerinin ne yapması gerektiğini bilmiyorlar, yanlış davranışlarının farkında değiller. Kavga ederek, eşi kötüleyerek sevgi bekliyorlar. Sevgi almanın da mutlu olmanın da yolu bu değil. Kadınların hataları konusunda pek çok kişi suskunluğu tercih ediyorsa da ben yazmaya devam edeceğim. Çünkü hemcinslerimi seviyorum ve onların mutlu olmasını istiyorum.
8 Yorum Yorum Yaz