LGBT, Epstein, Kadın ve Çocuk Hakları Masalları

Tüm dünya Mossad Ajanı milyarder Jefrey Epstein’in adasında uzun yıllar devam eden küresel fuhuş ağı ve vahşeti konuşuyor.

İngiltere Kraliyet ailesinin, dünyanın önde gelen liderlerin, sanat ve siyaset çevresinin tanınmış simalarının adı, mahkeme kayıtlarında, cinsel istismara ve işkenceye uğrayan çocukların şahitlikleriyle taciz ve tecavüz ile anılıyor.

Medyada “Epstein Listesi” diye paylaşılan liste Jefrey Epsten’in küçük yaştaki çocukları fuhşa sürüklemekten yargılandığı davadan mahkemenin açıkladığı kayıtlar. Dava devam ederken Epstein’in cezaevinde intihar ettiği söylendi. Mossad tarafından hapisten kaçırıldığı ve yaşadığı ile ilgili ciddi iddialar var.

Epstein Listesi henüz tam açıklanmadı. Listede Türkiye’den de bazı isimler olduğuna dair bilgiler yayılıyor. Epstein’in adasına giden ya da onun çocuk kaçırma suçlarına aracılık eden isimler bakalım zamanla ortaya çıkacak mı?

Siyonist projeler için çalışan ve kendisi de Yahudi olan Jefrey Epistein Mossad adına çocuklara yönelik cinsel taciz, tecavüz gibi küresel bir fuhuş ağı kuruyor ve dünyanın pek çok ülkesinden tanınmış siyasetçileri tuzağa düşürüyor.

Görüntüler ortaya çıksa, halkının yüzeni tüküreceği siyasetçilerin, pedofili sapkınlıklarını gizlice kaydediyorlar ve bunları bu siyasetçilere şantaj malzemesi olarak kullanıyorlar. 

Neden? Siyonistlerin hükümdarlığında Yeni Dünya Düzeni" kurmak için. İnanışlarına göre Tanrı'nın onlara vaad ettiği toprakları ele geçirmek ve yeni dünya düzenini buradan yönetmek için. 

Demokrasi ile yönetildiğini zanneden ülkelerin halkları, bu olay vesilesi ile Siyonistlerin sağdan-soldan onlar için seçtiği adaylardan birine oy vermek zorunda kaldıklarını gördüler. Fark ettiler ki aslında sağ da-sol da hepsi birbirinin aynısıymış. Ülke halkları seçtikleri kişilerin ülke halkı için değil Siyonistlerin menfaatleri için çalıştıklarını görmenin şokunu yaşıyor.

Benim sorgulamak istediğim ise şu: BM çatısı altında toplanmış bu iki yüzlü Siyonist Batılı siyasetçiler “AB’ye uyum yasaları” adı altında hiçbir zaman bizi AB’ye almayacakları halde toplum yapımızı bozmak için “kadın hakları- çocuk hakları” diye bize sözleşmeler dayattılar.

Kadın ve çocukları koruyacağı iddia edilen sözleşmeler sonrası sonuç:

2011 de İstanbul Sözleşmesi imzalandı, 10 yıl yürürlükte kaldı ve uygulama kanunu 6284 hâlâ yürürlükte.

İstanbul Sözleşmesi sonrası ülkede öldürülen kadın sayısı hiç olmadığı kadar arttı. 2011 de 120 civarında olan cinayet sayısı 500 lere kadar çıktı.

İstanbul Sözleşmesi uygulama kanunu 6284 ile milyonlarca erkek, psikolojik şiddet bahanesi ile evinden atıldı.

“Kadın beyanı esastır” saçmalığı yüzünden binlerce erkek cinsel istismar iftirasına uğradı ve uğramaya da devam ediyor. Hiçbir delil olmadan, sadece “kadın beyanı” ile suçsuz yere hapiste yatan çok fazla kişi var.

İstanbul Sözleşmesi’nin bir de LGBT’ yi destekleme yönü var. Türkiye’de ilk LGBT derneği 1993 yılında kurulmuştu fakat bir varlık gösteremiyorlardı, sayıca çok azlardı ve maddi güçleri yoktu.

2004 tarihinde hükümetin eski dernekler kanunu değiştirmesi ile 5253 sayılı yeni dernekler kanunu, derneklerin yurt dışından fon almasının önünü açtı. Böylece Epistenci Siyonist zihniyetten LGBT derneklerine milyonlarca dolar akmaya başladı. Bu yüksek miktarda paralar sadece LGBT derneklerine değil, onların en büyük destekçisi “Feminist Derneklere” de geliyordu.

2021 de dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yurt dışından LGBT derneklerine eşcinselliği yaygınlaştırmaları ve normalleştirmeleri için devasa bütçeler aktarıldığını açıkladı:

“2018-2019 yılları arasında ülkemizde toplam 29 tane LGBTİ derneği var. Bunların 17'si direk LGBTİ derneği. Geri kalanı ise LGBT ile ilişkili dernekler… LGBT derneklerine kuruluşundan 2021 yılına kadar 24 milyon 853 bin 433 dolar aktarıldığı tespit edildi.”

Süleyman Soylu bu bilgilerin resmi makamlardan aldığı rakamlar olduğunu ve bu miktarın on kat fazlasının gelmiş olma ihtimalinin yüksek olduğunu söylüyor. Bu rakamlar derneklere gelen rakamlar. Derneklerde aktif çalışanlara özelden de "proje" adı altında gönderilmiş daha yüksek miktarlar olma ihtimali de var. Bu dernekler üye sayısı fazla dernekler de değil. Üye sayıları 2 ile 230 arasında değişiyor. Fakat büyük paralar geliyor. Mesela 144 kişilik derneğe 8 milyon dolar gönderilmiş.

BM’e üye ülkeler, AB Delegrasyonu ve İsveç, Belçika, Hollanda, Almanya Büyükelçiliklerinden gönderilmiş milyon dolarlar,.. Epistemci zihniyet. Müslüman bir ülkede LGBTİQ + ile başlayıp  pedofili dahil her türlü sapkınlığı  normalleştirmek için para akıtmış.

İstanbul Sözleşmesi ile de LGBT’li bireyler ve dernekle korumaya alındı. İstanbul Sözleşmesi sözde kalktı fakat uygulama kanunu 6284 ile yaşıyor. Halkın yüksek tepkisi ile sözleşme kaldırılınca LGBT’ye açık destek kesilmiş oldu fakat dernekler kanunu üzerinden yurt dışı fonları LGBT derneklerine gelmeye devam ediyor. 

Uygulama kanunun 6284 yürürlükte olduğu sürece bireylere ve aileye zarar vermeye devam ediyor. Kadın beyanı ile de masum insanlar iftiraya uğramaya devam ediyor.

Özetle; bizlere “kadın ve çocuk hakları” masalları anlatan “Sömürgeci Canavarlar” bir taraftan da genç kızlara, çocuklarına yapmadık kötülük bırakmamışlar,

Ülkemizi yıllarca AB kapısında bekletip AB’ye almaya tenezzül etmeyen bu sapık Episteinci zihniyetin ülkemizde faaliyet göstermesine artık izin verilmemeli. Dernekler kanunu değiştirilerek bu derneklere para akışı kesilmeli.

İstanbul Sözleşmesi uygulama kanunu 6284 kaldırılmalı. Psikolojik şiddet bahanesi ile hiçbir erkek evinden atılmamalı. Erkeği evinden atmak yerine uzmanlara yönlendirilerek, boşanma ise boşanma, barışma ise barışma sakin. bir yol tercih etmeleri sağlanmalı. Onur kırıcı davranışlar şiddetin artmasına vesile oluyor.

Sadece “kadın beyanı” ile yargılanıp ceza alanlar yeniden yargılanmalı. İnsanların hayatı, haysiyeti bir kişinin beyanı ile yok edilemeyecek kadar değerlidir. 

Yeter artık! Bu sapkın Batının baskılarına dur diyelim. Yoksa ne aile kalır ne de devlet



Bunlar da ilginizi Çekebilir

0 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz