Sert Kadınlar Neyi Kazanır?
- 04-03-2013
- KATEGORİ Sema Maraşlı
- YAZAR Sema Maraşlı
8 Mart Dünya Kadınlar Günü yaklaştıkça medya kadın konusuna ağırlık verdi. Bu hafta sonu gazetelerde kadınların ezildiği ile ilgili haberler, röportajlar çokça vardı. "Kadının adı var mı? Eşitlik için kadın sesini nasıl yükseltebilir? gibi kışkırtıcı ve yönlendirici sorulara cevaplar aranmıştı gazetenin birinde.
Başka bir gazetede bir kadın köşeci kadınların erkeklerden daha çok konuşma kapasitesine sahip olduğu bilimsel gerçeğini yalanlamak için epeyce kendini paralamıştı.
Kadın-erkek farklılığı feministlerin asla duymak istemedikleri bir konudur. Hatta eşitlik iddiasına zarar gelir diye pek çok bilimsel verilerin saklandığı gerçeği artık insaf sahipleri batılı bilim adamları tarafından itiraf ediliyor.
Bizim televizyonlarda da rastlıyorum, tanınmış iletişimci hoca çıkmış kadın-erkek arasında önemli bir fark olmadığını söyleyebiliyor ya da koskoca doktor çıkmış kitap yazmış (bir de dini yayınlar çıkaran bir yayınevinden çıkmış kitap) kadın ve erkek arasında pek de fark olmadığını ispat etmeye çalışıyor. O kadar karışık yazılmış ki kitap okuyamadım. Oysa kadın-erkek farklılığı üzerine yazılan kitaplar çok net. Pek çok bilimsel veriler var. Gerçi bilimsel veriye de gerek yok kız ve erkek çocuklarını dikkatle gözlemleyen birisi farkları gayet net görebilir. Fakat çocuklar büyüdükçe toplumsal baskı nedeni ile farklar azalıyor.
Kadınlar gerçekten eziliyorlar mı? Evet eziliyorlar fakat aynı zamanda eziyorlar. Günümüzde kadın hem ezen hem ezilen konumunda. Neden?
Öncelikle şu ayrımı yapalım. Gerçekten zulüm altında olan, alkolik ya da ruh hastası kocadan ya da aileden eziyet gören kadınlar değil bu yazının konusu. O konuyu konuşmaya gerek yok. Başta devletin ve hepimizin bu ihtiyaç sahibi kadınlara sahip çıkmamız lazım. Bu yazı modern, şehirli kadınların ezilmesi üzerine.
Kadınların ezilmesinde en büyük sorumlular erkekler değil feministlerdir. Çünkü eşitlik iddiası ile kadını erkekle bir yarışa soktular ve fıtratın aksine girilen bu mücadele kadınları fazlasıyla yoruyor ve ezilmelerine sebep oluyor.
Allah kadın ve erkeği birbirine zıt yaratmış. En önemli zıtlık; kadın yumuşak, erkek sert yaratılmış. Fiziksel ve duygusal olarak. Kadının bedeni yumuşak yaratılmış; kadınların sesi ince, saç telleri ince, kemikleri narin, kas sayısı erkeğe göre neredeyse yarı yarıya az, derileri erkeğe göre on kat daha hassas... Kadınlar beyninin sağ-duygusal merkezini sol taraftan çok daha fazla kullanıyorlar.
Bunun gibi biyolojik olarak çok faklar var. Kadınların doğuştan getirdikleri en değerli özellikte şefkat ve teslimiyettir.
Erkek ise sert ve güç odaklı yaratılmışlardır. Erkeklerin kemikleri, kasları hayata bakışları kadına göre daha serttir. Fakat setlik kabalık değildir, kabalık eğitimsizlikle ortaya çıkar. Erkekler beynin mantık ve gerçeklik tarafı olan sol tarafı daha çok kullanıyorlar.
Kadın-erkek ilişkisinde bütün sistem zıtların birbirini çekmesi üzerine kurulu. Ne kadın sertleşecek ne erkek yumuşayacak. Allah resulü "Erkekleşen kadınları ve kadınlaşan erkekleri lanetlemiş."
İkisinden biri bozulduğunda aralarında çekicilik kalmaz. Erkekler sert erkeksi kadınları, kadınlar da yumuşak kadınsı erkekleri çekici bulmazlar.
Kadın-erkek ilişkilerinde problem kadınların sertleşmesi ve erkekleşmeleri ile arttı. Bunda feminizmin katkısı büyük fakat bizim toplumsal yapımızla da alakalı aynı zamanda. Kızlarımız askere gidecek er gibi yetişiyor, biz de öyle yetiştik. Kız çocukları yetiştirilirken eş olmaya hazırlanmıyorlar. Küçükken kız çocuklarının süslenme arzuları anne ve babalar tarafından "daha çok erken" diye bastırılıyor. (Bu ayrı bir konu kadın ve süslenmeyi yakın bir zamanda yazacağım inşallah) Kız çocukları sınav sistemi yüzünden oğlanlarla yarışıyorlar. Kızlar böylece yaratılıştan getirdikleri özellikleri bastırarak büyüyorlar ve kendilerde bu özelliklerin varlığını bile bilmiyorlar çoğu zaman.
Boşanma aşamasındaki erkeksi bir kadına "kocası ile mücadeleye girmemesini, yumuşak olmasını, kocasına biraz cilve yapmasını, kadın gibi davranmasını" söylemiştim de bana "Ben cilveli bir kadın değilim. File cilve yap demişler üç dükkan yıkmış." demişti. İyi de sen fil değilsin ki. Allah seni kadın olarak yaratmış. Sende bütün kadın özellikleri var. Sadece bastırmışsın. Bırak açığa çıksın. Kendini fil gibi görürsen böyle yıkar, dağıtır, sonra da kocanın arkasından ağlarsın.
Evet ezilen kadınlar var fakat yumuşak oldukları için değil sert oldukları için eziliyorlar. Yumuşaklık asla eziklik değildir tam aksi kadını korur; yumuşaklık kadının görünmeyen güçüdür. Eda, zarafet, nezaket, letafet kadının gücüdür ve sevilmesine sebeptir.
Erkek zaten sert yaratılmıştır; kadın da sert olunca iki sert birbirini kırar. Geçinebilmek için birinin yumuşak olması lazım, yumuşaklık da kadın özelliğidir. Zannedildiği gibi erkekler yumuşak kadınları ezmezler; çünkü erkekler merhametli ve korumacı yaratılmışlardır. Tam aksi erkekler sert kadınları ezmeye çalışırlar çünkü sert kadınlarla erkeksi bir mücadeleye, rekabete girerler ve ezerler.
Erkek kadında neşe, cilve, yumuşaklık ve çocuksuluk arar. Yani kendinde olmayanı ister. Sert, inat, iddiacı, çok bilmiş kadınlar erkeği rahatsız eder ve bu kadınlara erkekler onlar da erkekmiş gibi davranırlar.
Yani kadının erkek gibi sert olup kadın gibi muamele görmesi pek mümkün değildir. Kadının eğitimli olması, zeki olması, kadın olmasına engel değildir. Yeter ki doğru düşünsün, kadın özelliklerini görmezden gelmesin, kadın olma konusunda farkındalığı olsun. Kadın dışarıda ciddi hanımefendi, evinde de cilveli bir kadın olabilir. Yaratılışı buna gayet müsaittir. Yeter ki erkek gibi davranmaya heveslenmesin.
Tabi bir yandan da fırsatını bulup erkekleri ezen kadınlar da çok. Ezilmeye dünden razı erkeklerin sayısı da az değil. Bundan önceki yazılarda erkekler ile ilgili yazmaya başlamıştım hafta sonu gazetelerde kadınlar günü ile ilgili yazılarını görünce bu konuyu yazmaya karar verdim. Erkekler nerede hata yapıyorlar, konuya devam edeceğiz kısmet olursa.
Kadın haklarını konuşmadan önce kadın olmayı konuşmak lazım. Kadınlar ne kadar kadın ona bakalım. Yoksa kadınlara mutsuzluklarının sebebi olarak erkekleri gösterip, kadınlar eziliyor edebiyatı yapmak kolay. Eziliyorlarsa niye eziliyorlar? Kadınların mutluluklarını erkeklerin üzerine yıkmak öncelikle kadını çaresiz bırakmaktır. Kimsenin karşıdakine gücü yetmez. Kadın mutluluğu için önce kendi üzerine düşeni yapmalı, kadın olmalı, özüne dönmeli. Sonrasında haklar kendi kendine gelir zaten. Sert kadınlar ne hakkı elde ederlerse etsinler mutlu olamazlar. Çünkü kaybettikleri çok daha fazladır.
Sertliği ile kadınlığını yok ederken, hayat yoldaşı sevdiği adamı ya da onun muhabbetini kaybeden kadın neyi kazanırsa kazansın onun yerini dolduramaz. Ne para ne iş ne kariyer, ne güzellik...Hepsi boştur. Sert kadınlar aradıkları sevginin yerini psikologlarla, haplarla, sahte mutluluklarla doldurmaya çalışırlar.
Kadınlara bir avuç hak verip kadınlığı çalanlar! Haydi kadınlara biraz mutluluk dağıtın eğer gücünüz yetiyorsa...
www.cocukaile.net
Başka bir gazetede bir kadın köşeci kadınların erkeklerden daha çok konuşma kapasitesine sahip olduğu bilimsel gerçeğini yalanlamak için epeyce kendini paralamıştı.
Kadın-erkek farklılığı feministlerin asla duymak istemedikleri bir konudur. Hatta eşitlik iddiasına zarar gelir diye pek çok bilimsel verilerin saklandığı gerçeği artık insaf sahipleri batılı bilim adamları tarafından itiraf ediliyor.
Bizim televizyonlarda da rastlıyorum, tanınmış iletişimci hoca çıkmış kadın-erkek arasında önemli bir fark olmadığını söyleyebiliyor ya da koskoca doktor çıkmış kitap yazmış (bir de dini yayınlar çıkaran bir yayınevinden çıkmış kitap) kadın ve erkek arasında pek de fark olmadığını ispat etmeye çalışıyor. O kadar karışık yazılmış ki kitap okuyamadım. Oysa kadın-erkek farklılığı üzerine yazılan kitaplar çok net. Pek çok bilimsel veriler var. Gerçi bilimsel veriye de gerek yok kız ve erkek çocuklarını dikkatle gözlemleyen birisi farkları gayet net görebilir. Fakat çocuklar büyüdükçe toplumsal baskı nedeni ile farklar azalıyor.
Kadınlar gerçekten eziliyorlar mı? Evet eziliyorlar fakat aynı zamanda eziyorlar. Günümüzde kadın hem ezen hem ezilen konumunda. Neden?
Öncelikle şu ayrımı yapalım. Gerçekten zulüm altında olan, alkolik ya da ruh hastası kocadan ya da aileden eziyet gören kadınlar değil bu yazının konusu. O konuyu konuşmaya gerek yok. Başta devletin ve hepimizin bu ihtiyaç sahibi kadınlara sahip çıkmamız lazım. Bu yazı modern, şehirli kadınların ezilmesi üzerine.
Kadınların ezilmesinde en büyük sorumlular erkekler değil feministlerdir. Çünkü eşitlik iddiası ile kadını erkekle bir yarışa soktular ve fıtratın aksine girilen bu mücadele kadınları fazlasıyla yoruyor ve ezilmelerine sebep oluyor.
Allah kadın ve erkeği birbirine zıt yaratmış. En önemli zıtlık; kadın yumuşak, erkek sert yaratılmış. Fiziksel ve duygusal olarak. Kadının bedeni yumuşak yaratılmış; kadınların sesi ince, saç telleri ince, kemikleri narin, kas sayısı erkeğe göre neredeyse yarı yarıya az, derileri erkeğe göre on kat daha hassas... Kadınlar beyninin sağ-duygusal merkezini sol taraftan çok daha fazla kullanıyorlar.
Bunun gibi biyolojik olarak çok faklar var. Kadınların doğuştan getirdikleri en değerli özellikte şefkat ve teslimiyettir.
Erkek ise sert ve güç odaklı yaratılmışlardır. Erkeklerin kemikleri, kasları hayata bakışları kadına göre daha serttir. Fakat setlik kabalık değildir, kabalık eğitimsizlikle ortaya çıkar. Erkekler beynin mantık ve gerçeklik tarafı olan sol tarafı daha çok kullanıyorlar.
Kadın-erkek ilişkisinde bütün sistem zıtların birbirini çekmesi üzerine kurulu. Ne kadın sertleşecek ne erkek yumuşayacak. Allah resulü "Erkekleşen kadınları ve kadınlaşan erkekleri lanetlemiş."
İkisinden biri bozulduğunda aralarında çekicilik kalmaz. Erkekler sert erkeksi kadınları, kadınlar da yumuşak kadınsı erkekleri çekici bulmazlar.
Kadın-erkek ilişkilerinde problem kadınların sertleşmesi ve erkekleşmeleri ile arttı. Bunda feminizmin katkısı büyük fakat bizim toplumsal yapımızla da alakalı aynı zamanda. Kızlarımız askere gidecek er gibi yetişiyor, biz de öyle yetiştik. Kız çocukları yetiştirilirken eş olmaya hazırlanmıyorlar. Küçükken kız çocuklarının süslenme arzuları anne ve babalar tarafından "daha çok erken" diye bastırılıyor. (Bu ayrı bir konu kadın ve süslenmeyi yakın bir zamanda yazacağım inşallah) Kız çocukları sınav sistemi yüzünden oğlanlarla yarışıyorlar. Kızlar böylece yaratılıştan getirdikleri özellikleri bastırarak büyüyorlar ve kendilerde bu özelliklerin varlığını bile bilmiyorlar çoğu zaman.
Boşanma aşamasındaki erkeksi bir kadına "kocası ile mücadeleye girmemesini, yumuşak olmasını, kocasına biraz cilve yapmasını, kadın gibi davranmasını" söylemiştim de bana "Ben cilveli bir kadın değilim. File cilve yap demişler üç dükkan yıkmış." demişti. İyi de sen fil değilsin ki. Allah seni kadın olarak yaratmış. Sende bütün kadın özellikleri var. Sadece bastırmışsın. Bırak açığa çıksın. Kendini fil gibi görürsen böyle yıkar, dağıtır, sonra da kocanın arkasından ağlarsın.
Evet ezilen kadınlar var fakat yumuşak oldukları için değil sert oldukları için eziliyorlar. Yumuşaklık asla eziklik değildir tam aksi kadını korur; yumuşaklık kadının görünmeyen güçüdür. Eda, zarafet, nezaket, letafet kadının gücüdür ve sevilmesine sebeptir.
Erkek zaten sert yaratılmıştır; kadın da sert olunca iki sert birbirini kırar. Geçinebilmek için birinin yumuşak olması lazım, yumuşaklık da kadın özelliğidir. Zannedildiği gibi erkekler yumuşak kadınları ezmezler; çünkü erkekler merhametli ve korumacı yaratılmışlardır. Tam aksi erkekler sert kadınları ezmeye çalışırlar çünkü sert kadınlarla erkeksi bir mücadeleye, rekabete girerler ve ezerler.
Erkek kadında neşe, cilve, yumuşaklık ve çocuksuluk arar. Yani kendinde olmayanı ister. Sert, inat, iddiacı, çok bilmiş kadınlar erkeği rahatsız eder ve bu kadınlara erkekler onlar da erkekmiş gibi davranırlar.
Yani kadının erkek gibi sert olup kadın gibi muamele görmesi pek mümkün değildir. Kadının eğitimli olması, zeki olması, kadın olmasına engel değildir. Yeter ki doğru düşünsün, kadın özelliklerini görmezden gelmesin, kadın olma konusunda farkındalığı olsun. Kadın dışarıda ciddi hanımefendi, evinde de cilveli bir kadın olabilir. Yaratılışı buna gayet müsaittir. Yeter ki erkek gibi davranmaya heveslenmesin.
Tabi bir yandan da fırsatını bulup erkekleri ezen kadınlar da çok. Ezilmeye dünden razı erkeklerin sayısı da az değil. Bundan önceki yazılarda erkekler ile ilgili yazmaya başlamıştım hafta sonu gazetelerde kadınlar günü ile ilgili yazılarını görünce bu konuyu yazmaya karar verdim. Erkekler nerede hata yapıyorlar, konuya devam edeceğiz kısmet olursa.
Kadın haklarını konuşmadan önce kadın olmayı konuşmak lazım. Kadınlar ne kadar kadın ona bakalım. Yoksa kadınlara mutsuzluklarının sebebi olarak erkekleri gösterip, kadınlar eziliyor edebiyatı yapmak kolay. Eziliyorlarsa niye eziliyorlar? Kadınların mutluluklarını erkeklerin üzerine yıkmak öncelikle kadını çaresiz bırakmaktır. Kimsenin karşıdakine gücü yetmez. Kadın mutluluğu için önce kendi üzerine düşeni yapmalı, kadın olmalı, özüne dönmeli. Sonrasında haklar kendi kendine gelir zaten. Sert kadınlar ne hakkı elde ederlerse etsinler mutlu olamazlar. Çünkü kaybettikleri çok daha fazladır.
Sertliği ile kadınlığını yok ederken, hayat yoldaşı sevdiği adamı ya da onun muhabbetini kaybeden kadın neyi kazanırsa kazansın onun yerini dolduramaz. Ne para ne iş ne kariyer, ne güzellik...Hepsi boştur. Sert kadınlar aradıkları sevginin yerini psikologlarla, haplarla, sahte mutluluklarla doldurmaya çalışırlar.
Kadınlara bir avuç hak verip kadınlığı çalanlar! Haydi kadınlara biraz mutluluk dağıtın eğer gücünüz yetiyorsa...
www.cocukaile.net
98 Yorum Yorum Yaz