Sevgi ve İktidar İlişkisi
- 03-05-2016
- KATEGORİ Sema Maraşlı
- YAZAR Sema Maraşlı
“Horozu çok olan köyün sabahı geç olur.” (Atasözü)
SEVGİ ve İKTİDAR İLİŞKİSİ ("Huzur Bulalım Diye" kitabından)
Sevgi ve iktidar konusunda ülkemizde pek bir çalışma yapılmamış. Avrupa ülkelerinde aile kurumunun neredeyse bitmek üzerine olmasından dolayı evlilikler üzerine çok fazla araştırma ve çalışmalar yapılıyor. Uzun yıllar klinik psikolog olarak çalışan Dr. Michael Vincent Miller "Aşkta Terör" kitabında sevgi ve iktidar konusu üzerinde uzun uzun duruyor. Şöyle diyor:
"İktidar sözcüğünün varlığının açıkça kabul edilmesi sevgi ve demokrasi dışı bir şeymiş gibi görünüyor. İktidar zaten vardır, nasıl kullanılacağı önemli. Karı-koca arasında iktidar bölüşümünü korumanın en iyi yolu böyle bir iktidar bölüşümü olduğunu kabullenmektir. İnsanlar arası yakınlıkta iktidar da sevgi kadar rol oynuyor. Karar verme hakkı kimde? Bir ilişkide sevgi ve iktidarın birbirlerine oranlarını ayırt etmek ilişkinin sağlığı açısından önemlidir.
“Yakın ilişkilerde insanlar arasında hep eşit olmayan iktidar dağılımı vardır. Eskiden iktidar gizli yürütülürdü. Günümüzde açık açık yürütülüyor. Günümüzde aşk, cinsellik, yakınlık ya da evliliği iktidarı aklımıza getirmeden düşünmemiz neredeyse olanaksız.
"Yakın ilişkilerde kaygı, çaresiz bir kurban ya da yardımsever bir diktatör olarak ortaya çıkıyor. İlişkinin kontrolünü ele geçirme savaşı aralarında mücadele başlatıyor. Çiftler iktidarı ele geçirmek için manevra yapıyor bazen şefkat kılıfında.
"Sevgi hakkında gereğinden fazla duygusallığa kapılmak, insanı saflığa ve bağımlılığa sürükler. İktidara sevgiyi unutacak kadar değer vermek de insanı yalnızlaştırır, paranoyaklaştırır… İktidar hayatın her alanında vardır. Siyasetten anne-baba-çocuk ilişkisine kadar… Karı ile koca arasındaki iktidar bölüşümünü korumanın en iyi yolu, böyle bir iktidar bölüşümü olduğunu yadsımaktır...”
Batılılar yıllarca savundukları kadın-erkek eşitliğinin kendilerine ne getirdiğini gördüler. Eşitlik davasının ortaya çıkardığı kadın-erkek arasındaki iktidar savaşlarının sonuçlarını gördükleri için artık insaf sahipleri gerçekleri göstermeye başladılar."Herkes kendi cinsiyet rolünü yaşarsa mutlu olur." diyorlar. Fakat feministlerden korktukları için şu safhaya gelemediler: “İktidar erkekçe bir şeydir, kadınlar erkeklerle mücadele etmeyin, erkekler siz de iktidarı kadınlara bırakmayın, yoksa mutluluk yüzü göremezsiniz,” diyemiyorlar. “İki insanın ilişkisinde iktidar mutlaka vardır, bunu kimin alacağını konuşun, kabul edin.” diyebiliyorlar ancak.
Bizim güzel dinimiz bize bunu açık açık söylüyor. "Erkekler, kadınlar üzerine kavvam (yönetici ve koruyucu) dırlar.” buyuruyor Rabbimiz Nisa suresi 34. âyet-i kerîmede. Eve bir reis tayin ediyor ve daha çıkmadan iktidar savaşlarının önüne geçiyor. Kadınlara da “Saliha, kadınlar gönülden itaatli, saygılıdırlar.” buyurarak evin reisine saygı şartı getiriyor. Sonuçta “İki aslan bir posta sığmaz.” Aynı çatının altında bir aslan olur. O da erkek olacak. Zira iktidar kadınca bir sorumluluk değil.
Yaratılan her varlığın bir görevi var. Herkes görevinin gereklerini yerine getirirse hayatta intizam olur uyum olur. Bir Gana atasözü var: “Tavuk günün doğduğunu bilir fakat horozun ağzına bakar.” Zira günün doğumunu duyurmak horozun işidir, tavuk sınırlarını ölçüsünü bilir ve horozu bekler, onun işine karışmaz. Zira tavuğun yaratılış amacı farklıdır.
Günümüzde kadınlar hem kendi cinsiyet özelliklerinin keyfini çıkarıp, hem de bir yandan erkeğin elindeki güçleri almaya çalışıyorlar. Kadınlar hem kadın hem erkek gücüne sahip olmak istiyorlar hem de gücünü sömürdükleri erkeklerle mutlu olmak istiyorlar. Böyle bir şey ise hiç mümkün değil.
Müslümanların bir kısmı dinimizin insan fıtratına uygun olan emirlerini feminizme uymuyor diye kabul etmek istemiyorlar. Hatta bazı dindar görünümlü kişiler, kadın-erkek eşitliğine uygun bulmadıkları sahih hadisleri dine uymuyor diye reddedip, hoşlanmadıkları hadislerin kitaplardan çıkarılmasını istiyorlar. Oysa dine uymayan, sahih olarak günümüze gelen hadis-i şerifler değil, kendi zihniyetleridir. Cehaletleri ve sığ bakışlarından dolayı hadisleri anlamaktan âciz oldukları için kendiler dine uymayıp, dini kendilerine uydurmaya çalışıyorlar. Kafalarına göre yorumlamaya çalıştıkları âyetler ve inkar etmeye çalıştıkları sahih hadisler huzurun, muhabbetin reçeteleri. Ah bir de samimiyetle okuyabilseler. Zira “Din samimiyettir.” buyuruyor Sevgili Peygamberimiz.
46 Yorum Yorum Yaz