SIFIRCI HANIMLAR
- 12-10-2011
- KATEGORİ Ademler & Havvalar
- YAZAR Çocuk & Aile
Okuyucu Mektuplarından... Bir ADEM Diyor ki:
Baştan ifade etmek isterim ki; aşağıda bahsedeceğim insanlar müslüman-hasas insanlar. Namazlı, oruçlu, içki içmeyen, zina -en azından filli zina- etmeyen, hanımına fiili veya psikolojik şiddet uygulamayan insanlar…
Ama bu erkeklerin hanımları hiç bir şeyden memnun değiller. Bu hanımlarda:
İtaat sıfır:
Kocalarını dinlemiyorlar, kendi hevalarına göre hareket ediyorlar, kocalarını da sürüklüyorlar.
Hizmet Sıfır:
Kocalarına -aileye- hizmet etmiyorlar. Müslüman erkekler iş yerinde kahvaltı edip akşam pizza sipariş ediyorlar. Sabah kalkıp gömleklerini kendileri ütülüyorlar.
Memnuniyet Sıfır:
Sürekli yorgun ve meşgul olduklarından şikâyet ediyorlar.
Saygı Sıfır:
Kocalarının aileleri ile ilişkileri sıfır. Saygı sadece sokaktaki adama gösterdikleri kadar. Kendi aileleri ile bağlarını hiç zayıflatmamalarına -ki öyle olması lazım- rağmen kocalarının ailelerine çok mesafeliler, kocalarının da mesafeli(?) olmasını istiyorlar.
Kocasının ailesinin yanında kalmaya bile tahammülleri yok, her fırsatta soluğu kendi annelerinde alıyorlar, erkekten tam bir iç güveysi davranışı bekliyorlar.
Edep Sıfır:
Dilleriyle ve tavırlarıyla kocalarına zulmediyorlar; daha acı olan bunu kocasının arkadaşları/akrabaları yanında yapıyorlar.
Üslup Sıfır:
Bir konudaki tepkilerini ifade edersen suratsız, hırçın hatta –özür dilerim- çirkefler. İnsan gibi yumuşak, naif ifadeler kullanmak yok.
Anlayış Sıfır:
İslam’ı kendi istedikleri gibi yorumluyorlar. Her fırsatta “İslam’a göre hiç bir şekilde kocasına/çocuğuna bakmak zorunda olmadıklarını, işe yapmak zorunda olmadıklarını..” başa kakıyorlar.
Basiret Sıfır:
Boşanmalar artıyor. Her an dul kalma tehlikesiyle yaşıyorlar, çevrelerinde bir çok kötü örnek var; ama ne boşanmaktan çekiniyorlar, ne boşanan arkadaşlarından ders alıyorlar, ne gidişattan ibret alıyorlar.
Bu hanımların aileleri mazbut, muhafazakâr, hassas aileler. O zaman bu hanımefendiler nereden geldi?
Aynı yapıdaki ailelerinden gelen erkekler böyle değiller; baştan da ifade ettim; içki, kumar, kadın, kahve huyları yok. Kadınlarına kötü söz bile söylemiyorlar.
Kocalar pazar yapıyor, evdeki ve dışarıdaki tüm ağır işleri yapıyor, hanımlarının kazandıklarından daha fazla kazanıp daha fazla harcıyorlar, yani onlar üzerlerine vazife olan/olmayan her şeyi yapıyorlar.
Yuvanın yıkılmaması için direniyorlar, eşinin eziyetlerine katlanıyorlar. Dış dünya ile mücadele ederken bir de içerde savaş veriyorlar..
Sanılmasın ki bu hanımlar okumamış/sonradan görme.. Hayır; aksine okumuş şehirli/köylü ve medeni hanımlar, en az İHL hatta ilahiyat mezunu.
Siz bunları hanımından şikâyet eden bir erkeğin sızlanmaları olarak ele alabilirsiniz; ama siz daha iyi biliyorsunuz ki birkaç değil çok çok fazla örnek var.
Bunca şikâyetten sonra derim ki;
Siz ve sizin gibi yazar, çizer, eğitmen ve danışmanlar aileye yönelik çalışıyorsunuz. Aileyi korumaya, kurtarmaya gayret ediyorsunuz. Bence evlilik çağına gelmiş genç erkek ve özellikle geç kadınlara yönelik daha çok böyle faaliyetler, eğitimler, danışmanlıklar düzenlenmeli.
Adına basit olarak "Evliliğe Hazırlık Kursu" mu denir, yoksa daha manidar "Evet Eminim" gibi bir isim mi kullanılır bilmiyorum. Ancak psikologların, sosyologların, eğitimcilerin, pedagogların hatta ürologların ve anotomistlerin ders verdiği, 15-45 gün sürecek kurslar düzenlenmeli.
Evlilikten sonra yapılanlardan daha verimli ve faydalı olacaktır diye düşünüyorum.
Son olarak; yukarıda yapmadıkları şeylerden bahsettiğim erkekler acaba hangi hataları yaptılar/yapıyorlar?
Nasıl hastalıklı bir çağdır Ya Rabbi! Akıbetimizi hayreyle! SAADET DERSİNDEN SIFIR ALDIK.
ADEM www.cocukaile.net
Baştan ifade etmek isterim ki; aşağıda bahsedeceğim insanlar müslüman-hasas insanlar. Namazlı, oruçlu, içki içmeyen, zina -en azından filli zina- etmeyen, hanımına fiili veya psikolojik şiddet uygulamayan insanlar…
Ama bu erkeklerin hanımları hiç bir şeyden memnun değiller. Bu hanımlarda:
İtaat sıfır:
Kocalarını dinlemiyorlar, kendi hevalarına göre hareket ediyorlar, kocalarını da sürüklüyorlar.
Hizmet Sıfır:
Kocalarına -aileye- hizmet etmiyorlar. Müslüman erkekler iş yerinde kahvaltı edip akşam pizza sipariş ediyorlar. Sabah kalkıp gömleklerini kendileri ütülüyorlar.
Memnuniyet Sıfır:
Sürekli yorgun ve meşgul olduklarından şikâyet ediyorlar.
Saygı Sıfır:
Kocalarının aileleri ile ilişkileri sıfır. Saygı sadece sokaktaki adama gösterdikleri kadar. Kendi aileleri ile bağlarını hiç zayıflatmamalarına -ki öyle olması lazım- rağmen kocalarının ailelerine çok mesafeliler, kocalarının da mesafeli(?) olmasını istiyorlar.
Kocasının ailesinin yanında kalmaya bile tahammülleri yok, her fırsatta soluğu kendi annelerinde alıyorlar, erkekten tam bir iç güveysi davranışı bekliyorlar.
Edep Sıfır:
Dilleriyle ve tavırlarıyla kocalarına zulmediyorlar; daha acı olan bunu kocasının arkadaşları/akrabaları yanında yapıyorlar.
Üslup Sıfır:
Bir konudaki tepkilerini ifade edersen suratsız, hırçın hatta –özür dilerim- çirkefler. İnsan gibi yumuşak, naif ifadeler kullanmak yok.
Anlayış Sıfır:
İslam’ı kendi istedikleri gibi yorumluyorlar. Her fırsatta “İslam’a göre hiç bir şekilde kocasına/çocuğuna bakmak zorunda olmadıklarını, işe yapmak zorunda olmadıklarını..” başa kakıyorlar.
Basiret Sıfır:
Boşanmalar artıyor. Her an dul kalma tehlikesiyle yaşıyorlar, çevrelerinde bir çok kötü örnek var; ama ne boşanmaktan çekiniyorlar, ne boşanan arkadaşlarından ders alıyorlar, ne gidişattan ibret alıyorlar.
Bu hanımların aileleri mazbut, muhafazakâr, hassas aileler. O zaman bu hanımefendiler nereden geldi?
Aynı yapıdaki ailelerinden gelen erkekler böyle değiller; baştan da ifade ettim; içki, kumar, kadın, kahve huyları yok. Kadınlarına kötü söz bile söylemiyorlar.
Kocalar pazar yapıyor, evdeki ve dışarıdaki tüm ağır işleri yapıyor, hanımlarının kazandıklarından daha fazla kazanıp daha fazla harcıyorlar, yani onlar üzerlerine vazife olan/olmayan her şeyi yapıyorlar.
Yuvanın yıkılmaması için direniyorlar, eşinin eziyetlerine katlanıyorlar. Dış dünya ile mücadele ederken bir de içerde savaş veriyorlar..
Sanılmasın ki bu hanımlar okumamış/sonradan görme.. Hayır; aksine okumuş şehirli/köylü ve medeni hanımlar, en az İHL hatta ilahiyat mezunu.
Siz bunları hanımından şikâyet eden bir erkeğin sızlanmaları olarak ele alabilirsiniz; ama siz daha iyi biliyorsunuz ki birkaç değil çok çok fazla örnek var.
Bunca şikâyetten sonra derim ki;
Siz ve sizin gibi yazar, çizer, eğitmen ve danışmanlar aileye yönelik çalışıyorsunuz. Aileyi korumaya, kurtarmaya gayret ediyorsunuz. Bence evlilik çağına gelmiş genç erkek ve özellikle geç kadınlara yönelik daha çok böyle faaliyetler, eğitimler, danışmanlıklar düzenlenmeli.
Adına basit olarak "Evliliğe Hazırlık Kursu" mu denir, yoksa daha manidar "Evet Eminim" gibi bir isim mi kullanılır bilmiyorum. Ancak psikologların, sosyologların, eğitimcilerin, pedagogların hatta ürologların ve anotomistlerin ders verdiği, 15-45 gün sürecek kurslar düzenlenmeli.
Evlilikten sonra yapılanlardan daha verimli ve faydalı olacaktır diye düşünüyorum.
Son olarak; yukarıda yapmadıkları şeylerden bahsettiğim erkekler acaba hangi hataları yaptılar/yapıyorlar?
Nasıl hastalıklı bir çağdır Ya Rabbi! Akıbetimizi hayreyle! SAADET DERSİNDEN SIFIR ALDIK.
ADEM www.cocukaile.net
13 Yorum Yorum Yaz