Sıkı Can
- 25-06-2012
- KATEGORİ Tuğba Akbey İnan
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Dört yaşına girmek üzere olan minik bir kızım var bildiğiniz üzre.Son günlerde o kadar çok canım sıkılıyor diyordu ki artık ben de “bir yerlerde bir yanlışlık mı var” alarmı çalmaya başlamıştı.
Konuyu önce uzmanlara sordum.O bu dönemde bu söylemin normal oldugunu ve annenin telaşını farkeden çocuğun bunu sıklıkla söylediğini ve bir nevi kullanma eğiliminde oldugunu söylediler. Normal bir süreçmiş dedim ve ilk rahatlamayı yaşadım.
Sonra çocukken bu cümleyi ne kadar sıklıkla söylediğimi hatırladım.Gerçi bize iki cevap veririrdi;
-Sıkı can iyidir,çabuk çıkmaz.
-Canı sıkılanı kocaya verirlermiş.
***
Bu konuşmanın sürdüğü zamanlarda ben “Daha sade Bir Hayat “isimli kitabı okuyordum . Meğer henüz dert ettiğim can sıkıntısı bölümüne gelmemişim.Diyor ki kitapta yazar;
“Can sıkıntısı bir armağandır.Can sıkıntısı öğrenmenin habercisidir.Hiç bir şey yapmamakla bir oyuna dalmak arasında köprü olduğunu hayal edin.Bu köprü her zaman can sıkıntısıyla kurulur.
...Bir çocuk sürekli meşgulse,bir aktiviteden diğerine geçiyorsa “ne yapmak istediğini “anlaması çok zordur.Zaten bunu ona hiç kimse sormaz.Ama o sinir bozucu boşluk, “yapacak hiç bir şey olmaması “hali gürültüyü susturmak gibidir.Sessizliktir.Bu sessizlikte hangi fısıltılı ses duyulabilir? Tabi çocuğun iç sesi.Geri durun her şey olabilir!Yapacak bir şey arayan çocuklar yaratıcı olurlar. Kendilerine ait bir dünya oluşturmaya başlarlar.”
Peki ne yapacağız diye sorarsanız şöyle yanıtlıyor yazar;
“Size, can sıkıntısına tek ve düz bir tepki vermenizi öneririm. “Birazdan yapacak bir şey bulacaksın.” “Ama benim canım sıkılıyor!” Bozuk plak gibi cevap vermeye devam edin.Dünyadaki en sıkıcı şey olun. “
Bu cümlelerin ne kadar haklı olduğunu düşündüm kitabı okurken.Aslında canım sıkılıyor diyen bir çocuğa çözüm bulurken bile aklımıza bin türlü etkinlik gelmesinden de bu belli değil mi? Sadece çözüm bulmayı ona öğretmek, tv den bilgisayardan ve sesten arınmış bir ortamda çocuğun kendi iç sesine yabancılaşmamasına çözüm bulmak gerekiyor.
Başta kızım itiraz etti; “bulamam ben bir şey “ dedi. Sonra yavaş yavaş odasına gidip kendine yapacak bir şeyler buldu.Sessizce onlarla ilgilendi. Ya da beni de dahil ettiği çözümler buldu.
Şimdi ben can sıkıntısının kötü bir şey olmadığını biliyorum.O da canı sıkılınca yapacak bir şeyler buluyor. Kendi can sıkıntılarıma da bu gözle bakıyorum artık. Kendimizden kaçmayıp yüzleşmek pek can sıkıcı gelir ya pek çoğumuza ,işte besbelli ,çözümü yine kendimizde olmasından.Oysa sihirli bir değnek o lsun,değişsin her şey istiyoruz.Birileri düzeltiversin can sıkıntısı veren halleri...
Meğer iyiyimiş can sıkıntısı...Çözüm buldururmuş ; kendinden kaçmayana...
tugbaakbeyinan@gmail.com
Konuyu önce uzmanlara sordum.O bu dönemde bu söylemin normal oldugunu ve annenin telaşını farkeden çocuğun bunu sıklıkla söylediğini ve bir nevi kullanma eğiliminde oldugunu söylediler. Normal bir süreçmiş dedim ve ilk rahatlamayı yaşadım.
Sonra çocukken bu cümleyi ne kadar sıklıkla söylediğimi hatırladım.Gerçi bize iki cevap veririrdi;
-Sıkı can iyidir,çabuk çıkmaz.
-Canı sıkılanı kocaya verirlermiş.
***
Bu konuşmanın sürdüğü zamanlarda ben “Daha sade Bir Hayat “isimli kitabı okuyordum . Meğer henüz dert ettiğim can sıkıntısı bölümüne gelmemişim.Diyor ki kitapta yazar;
“Can sıkıntısı bir armağandır.Can sıkıntısı öğrenmenin habercisidir.Hiç bir şey yapmamakla bir oyuna dalmak arasında köprü olduğunu hayal edin.Bu köprü her zaman can sıkıntısıyla kurulur.
...Bir çocuk sürekli meşgulse,bir aktiviteden diğerine geçiyorsa “ne yapmak istediğini “anlaması çok zordur.Zaten bunu ona hiç kimse sormaz.Ama o sinir bozucu boşluk, “yapacak hiç bir şey olmaması “hali gürültüyü susturmak gibidir.Sessizliktir.Bu sessizlikte hangi fısıltılı ses duyulabilir? Tabi çocuğun iç sesi.Geri durun her şey olabilir!Yapacak bir şey arayan çocuklar yaratıcı olurlar. Kendilerine ait bir dünya oluşturmaya başlarlar.”
Peki ne yapacağız diye sorarsanız şöyle yanıtlıyor yazar;
“Size, can sıkıntısına tek ve düz bir tepki vermenizi öneririm. “Birazdan yapacak bir şey bulacaksın.” “Ama benim canım sıkılıyor!” Bozuk plak gibi cevap vermeye devam edin.Dünyadaki en sıkıcı şey olun. “
Bu cümlelerin ne kadar haklı olduğunu düşündüm kitabı okurken.Aslında canım sıkılıyor diyen bir çocuğa çözüm bulurken bile aklımıza bin türlü etkinlik gelmesinden de bu belli değil mi? Sadece çözüm bulmayı ona öğretmek, tv den bilgisayardan ve sesten arınmış bir ortamda çocuğun kendi iç sesine yabancılaşmamasına çözüm bulmak gerekiyor.
Başta kızım itiraz etti; “bulamam ben bir şey “ dedi. Sonra yavaş yavaş odasına gidip kendine yapacak bir şeyler buldu.Sessizce onlarla ilgilendi. Ya da beni de dahil ettiği çözümler buldu.
Şimdi ben can sıkıntısının kötü bir şey olmadığını biliyorum.O da canı sıkılınca yapacak bir şeyler buluyor. Kendi can sıkıntılarıma da bu gözle bakıyorum artık. Kendimizden kaçmayıp yüzleşmek pek can sıkıcı gelir ya pek çoğumuza ,işte besbelli ,çözümü yine kendimizde olmasından.Oysa sihirli bir değnek o lsun,değişsin her şey istiyoruz.Birileri düzeltiversin can sıkıntısı veren halleri...
Meğer iyiyimiş can sıkıntısı...Çözüm buldururmuş ; kendinden kaçmayana...
tugbaakbeyinan@gmail.com
3 Yorum Yorum Yaz