Son Zamanlarda Biz
- 13-11-2012
- KATEGORİ Tuğba Akbey İnan
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Kırk günü ardımızda bıraktık-bir kaç gün geçtik bile- minik misafirimizle.Bu süre zarfında pek çok kez yazmak istedim lakin bir türlü olmadı. Bazen zamansızlıktı sebep, bazense psikolojim... Artık kaçmaktan yorulunca uzun zamanın bir özeti olsun istedim yazdıklarım.
Önce hamilelik döneminden başlamalıyım sanırım. Hamileliğinin son haftasında doktor değiştiren biri olarak bir süre " doktorlar zorda kalmadıkça sezaryen istemez " tezine inanmadığı ifade etmek isterim. Bir hamile ortada hiç bir sebep yokken nasıl kaygılandırılır öğrenmiş oldum. İlk doğumum olsa belki de çoktan ikna olmuştum sezaryen doğuma.
Bu arada artık normal doğumu konuşurken doğal doğumu konuşamıyoruz ne yazık.Nerdeyse şahit olduklarımın tümü -ben de dahil suni sancıylaydı. Hamdolsun duanın ve hurmanın gücüyle çok güzel bir doğum hikayem daha oldu:)
İlk hafta çok önemliymiş meğer ikinci doğumda. Lohusalık duygusallığı , gazla kıvranan bebek, bu çocuk doymuyor diyen sesler, ilk çocuğun anneye düşkünlüğü bir bir yüklenince omuza göz yaşları deva oluyormuş. Lohusalığı bir erkeğin anlaması mümkün değil biliyorum ama hiç olmazsa biz kadınlar bari birbirimize "biz de lohusa olduk ama hiç böyle şeyler yaşamadık" psikolojik baskısı yapmayalım. Birbirimize hayatı kolaylaştıralım.
İnternet başına ve sosyal medya sitelerine baktığımda üç çocuk söylemlerine neden itiraz edildiğini anladım sanırım. Minicik bir bebekle o ilk dönemleri evde atlatmaya çalışırken bir yandan hayatın-özellikle sosyal hayatın- aktığına şahitlik ediyorsunuz ve bu birazda aniden durmak gibi. Ama sadece siz duruyorsunuz,sizin dışınızda her şey akıyor. Meseleye bir de bu boyutuyla bakarsa beyler, hanımları anlamaları daha kolay olacaktır. İnsan garip bir biçimde hem yalnız kalmak istiyor hem de kalabalıklar eksik olmasın istiyor.Dedim ya anlamak mümkün değil.
İkinci çocuğumu da ilki kadar sever miyim? diye kaygılandığımı yazmıştım hatırlarsanız? Kucağıma aldığım günden beri aslında tek çocuk kararıyla kalbimize ne denli haksızlık yaptığımızı düşünüyorum. Bir kez daha anladım ki "Kalp sevmekten yorulmuyor"
Kızım için okuttuğum Kur'an'da hanımlara Sait Çamlıca ve Sema Maraşlı kitapları hediye ettik. (Sema Hanım'a desteği için bir kez daha teşekkür ederim) Düşünenler için bir fikir olsun diye yazıyorum. İlk kez kitap hediye alacaklar bile oluyor arada, her yönüyle mutluluk verici yani. Çocuklarının böyle şeylere vesile olmasını isteyenlere duyurulur.
Gelelim merak edilen sorulara :))
İsmi Feyza Nur...
Kime benziyor;
Bence bana:)
Ablası kıskanıyor mu?
Hem de nasıl:) Kendisine"kardeşini kıskanıyor musun?" diye soran teyzesine "Kıskanmak ne demek ki?" diye saracak kadar doğal bir süreç yaşıyor biliyorum. Lakin bir yanda korunmaya muhtaç minik bir bebek, bir yanda tahtını kaybetmiş minik bir abla.Şartlar eşitlenene kadar macrelarımız devam edecek belli ki...
Son zamanlarda biz böyleyiz. Yazmak yine iyi geldi.:) Okumak da öyle olmuştur dilerim...
tugbaakbeyinan@gmail.com
Önce hamilelik döneminden başlamalıyım sanırım. Hamileliğinin son haftasında doktor değiştiren biri olarak bir süre " doktorlar zorda kalmadıkça sezaryen istemez " tezine inanmadığı ifade etmek isterim. Bir hamile ortada hiç bir sebep yokken nasıl kaygılandırılır öğrenmiş oldum. İlk doğumum olsa belki de çoktan ikna olmuştum sezaryen doğuma.
Bu arada artık normal doğumu konuşurken doğal doğumu konuşamıyoruz ne yazık.Nerdeyse şahit olduklarımın tümü -ben de dahil suni sancıylaydı. Hamdolsun duanın ve hurmanın gücüyle çok güzel bir doğum hikayem daha oldu:)
İlk hafta çok önemliymiş meğer ikinci doğumda. Lohusalık duygusallığı , gazla kıvranan bebek, bu çocuk doymuyor diyen sesler, ilk çocuğun anneye düşkünlüğü bir bir yüklenince omuza göz yaşları deva oluyormuş. Lohusalığı bir erkeğin anlaması mümkün değil biliyorum ama hiç olmazsa biz kadınlar bari birbirimize "biz de lohusa olduk ama hiç böyle şeyler yaşamadık" psikolojik baskısı yapmayalım. Birbirimize hayatı kolaylaştıralım.
İnternet başına ve sosyal medya sitelerine baktığımda üç çocuk söylemlerine neden itiraz edildiğini anladım sanırım. Minicik bir bebekle o ilk dönemleri evde atlatmaya çalışırken bir yandan hayatın-özellikle sosyal hayatın- aktığına şahitlik ediyorsunuz ve bu birazda aniden durmak gibi. Ama sadece siz duruyorsunuz,sizin dışınızda her şey akıyor. Meseleye bir de bu boyutuyla bakarsa beyler, hanımları anlamaları daha kolay olacaktır. İnsan garip bir biçimde hem yalnız kalmak istiyor hem de kalabalıklar eksik olmasın istiyor.Dedim ya anlamak mümkün değil.
İkinci çocuğumu da ilki kadar sever miyim? diye kaygılandığımı yazmıştım hatırlarsanız? Kucağıma aldığım günden beri aslında tek çocuk kararıyla kalbimize ne denli haksızlık yaptığımızı düşünüyorum. Bir kez daha anladım ki "Kalp sevmekten yorulmuyor"
Kızım için okuttuğum Kur'an'da hanımlara Sait Çamlıca ve Sema Maraşlı kitapları hediye ettik. (Sema Hanım'a desteği için bir kez daha teşekkür ederim) Düşünenler için bir fikir olsun diye yazıyorum. İlk kez kitap hediye alacaklar bile oluyor arada, her yönüyle mutluluk verici yani. Çocuklarının böyle şeylere vesile olmasını isteyenlere duyurulur.
Gelelim merak edilen sorulara :))
İsmi Feyza Nur...
Kime benziyor;
Bence bana:)
Ablası kıskanıyor mu?
Hem de nasıl:) Kendisine"kardeşini kıskanıyor musun?" diye soran teyzesine "Kıskanmak ne demek ki?" diye saracak kadar doğal bir süreç yaşıyor biliyorum. Lakin bir yanda korunmaya muhtaç minik bir bebek, bir yanda tahtını kaybetmiş minik bir abla.Şartlar eşitlenene kadar macrelarımız devam edecek belli ki...
Son zamanlarda biz böyleyiz. Yazmak yine iyi geldi.:) Okumak da öyle olmuştur dilerim...
tugbaakbeyinan@gmail.com
7 Yorum Yorum Yaz