Sorularla KoronaVirüs Gerçeği
- 29-03-2023
- KATEGORİ Sema Maraşlı
- YAZAR Çocuk & Aile
“Ey iman
edenler! Şayet bir fâsık size bir haber getirirse, doğruluğunu araştırın. Yoksa
bilmeyerek bir kavme kötülük eder de, yaptığınıza kesinlikle pişman olursunuz.”
Hucurat sûresi:6
2020 de bir haber geldi Zalim Çin’den ve Sömürgeci Batı Ülkelerinden “Bulaşıcı
ve öldürücü bir virüs var” Herkes maske taksın, birbirinden uzaklaşsın, evinden
çıkmasın…” Haberin başında dünya nüfusunu azaltmalıyız diyen satanist çete var.
Ben doktor değilim.Rabbimizin araştırın emri uyarınca sorumlu bir insan olarak
araştırıyorum, twitter da da yazıyorum.
Pek çok ülkede ve bizim ülkemizde de kovit sürecini takip edip yönlendiren DSÖ
nün başındaki kişi de bir doktor değil. Etopya’da soykırım yapmış bir savaş
suçlusu. Onlara ve onlardan gelen haberlere güvenmiyorum. Onlardan gelen
haberleri araştırmadan uygulayanlar vebal yükleniyorlar.
Araştırmalarımın sonuçlarını soru-cevap olarak sizlerle paylaşmak istiyorum.
Koronavirüs Nedir?
Covid19 gizemli bir varlık. Her ne kadar üst solunum yolunu etkileyen bir virüs
dense de onun bir bakteri olduğunu iddia edenler de var. Covid19 un virüs
olarak izole edilemediğini söyleyen hatta izole edecek kişilere ödül vaat eden
ülkeler var. “İzole edilememişse aşının içinde ne var?” gibi sorular da
gizemini artırıyor.
Gizemli çünkü Covid19 dan ölenlere otopsi yapılması yasaklanmış ülkelere. Bu
bile başlı başına şüphe sebebi. İtalya’da bir hastane ve Rusya”da Sağlık
Bakanlığı dinlemedi bu yasağı ve otopsi yaptılar. İtalya otopsi sonucu
ölenlerin farklı hastalıklardan öldüğü üzerineydi, Rusya’dan gelen haber
Covid19 ün virüs değil bakteri olduğu yönünde.
Covit19 u tespit edecek bir testi bile yok. Genetik iz sürme testi PCR ile aynı
gün hem pozitif hem negatif çıkan sonuçlar onu iyice gizemli hale getiriyor.
Kısacası Covit19 küresel güçlerin üzerine bolca korku sıkarak dünyaya
yaydıkları aslında zannedildiği kadar tehlikeli olmayan bir varlık. Milyonlarca
insan evinde asprin, bitki çayları ve vitamin destekleri ile geçirdi.
Vakalar Arttı Korkmalı mıyız? HAYIR
Vaka sayıları üzerinden büyük bir algı operasyonu yapılıyor.
Vaka: Gerçekleşmiş olay demektir. Korona vaka sayılarında gerçekleşen hiçbir
olay yok.
Korona vaka sayısı, geçmişte geçirdiğiniz bir gribi bile pozitif gösteren
genetik iz sürme testi PCR nin pozitif çıkması demektir.
Testin pozitif çıkması da bir olay değil zira testin pozitif çıkması belki
hiçbir zaman hasta olmayacak kişi sayısı demektir. Bunun için vaka kelimesi
kullanılması yanlış ve çok kurnazca. Test Sayısı-Pozitif sayısı-Hasta
sayısı…gibi sunulsa insanlar bu kadar korkmaz.
“Pozitif” kelimesi yerine “Vaka” kelimesi kullanılıyor. İnsanlar da vaka
sayısını hasta sayısı zannediyor ve paniğe kapılıp genetik iz sürme testine
koşuyor. Kendisi de vaka tablosunda rakam olup kendini ve başkasını korkutuyor.
Döngü böylece devam ediyor.
Her gün koronavirüs tablosu sunarak insanların korkularını canlı tutulmasını
isteyen DSÖ nün de elbette bir planı var.
Hasta sayısı bile korkulacak bir sayı değil. Onların da çoğu tesit pozitif
çıktıktan sonra ilaçlı ya da ilaçsız evinde hastalığı geçirenler. Sadece bir
kısmı hastanede geçirenler. Covit 19 dan iyileşme %99.5 Milyonlarca insan
evinde iyileşti.
Sağlık Bakanının bildirdiğine göre hastalığın olmadığı 2019 daki ölüm sayıları
2020den daha fazla.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca konuyu şöyle açıkladı: "Test sonucu pozitif
çıkanların her biri bir vakadır...Hasta sayısı neye deniyor peki?
"Semptomu olan, hastanede yatmayan; semptomu olan ve hastanede yatan
kişiler günlük hasta sayısı olarak veriliyor." diye açıklama yaptı. Ayrıca
“bu senenin gribi kovit” diyerek gribin de kovit muamelesi gördüğünü ve kovit
olarak rakamlara eklendiğini de itiraf etmiş oldu.
Vaka sayısından korkmaya gerek yok.
Doğru bilgi korkunun önünde en büyük engeldir.
Test sayısını artırırsanız vakalar artar. Vaka artışı test sayısı artışı
demektir. Test sonuçları da güvenilir değil.
Vaka sayıları üzerinden büyük bir algı operasyonu yapılıyor. “Türkiye vaka
sayısında dünya ikincisi” gibi haberler çıkıyor. Bunların hiçbiri bilimsel
değil.
Yapılan test sayıları eşit olmadıkça vaka sayıları kıyaslanamaz. Test sayıların
karşılaştırmadan vaka sayılarını karşılaştırmanın hiçbir iyi niyeti olamaz.
Testim Pozitif Çıktı Korkmalı mıyım? HAYIR.
Koronavirüsü (Covid19) u tespit ettiği iddia edilen PCR testi genetik iz
sürme testi olarak senin çok eskiden geçirdiğin kovitin başka bir ölü
versiyonunu gösteriyor olabilir. Bununla ilgili araştırma sonuçları var.
PCR testlerinin mucidi Nobel ödüllü Kary Mullis PCR testinin virüslerin
tespitinde kullanılamayacağı ve doğru sonuç vermeyeceğini söylediği videoları
var. Plandemi başlamadan üç ay önce ölmüş.
Bir de PCR testinde döngü aralığı var. Testin döngü aralığına göre sonuçlar
değişiyor. Döngü aralığı ile oynandığında herkes pozitif ya da negatif
çıkarabiliyor. Böyle bir teste güvenmek zaten hata.
Testiniz pozitif çıkmışsa şu üç şıktan biri olabilir.
1-Test sizin geçmişte geçirdiğiniz bir virüsün izini bulmuştur ve sizin için
herhangi bir hastalık ya da başkasına bulaştırma söz konusu değildir.
Hasta olmayan başkasına hastalık bulaştırmaz. Grip olmayan birinin size grip
bulaştırması mantıksız. Siz de hasta değilseniz başkasına bulaştıramazsınız.
2-Döngü aralığı yüksek tutulmuştur, test sonucu yanlıştır. Aynı gün farklı
hastanelerde yaptıranlar birinde pozitif diğerinde negatif çıkabiliyor.
3-Koronavirüs sizde vardır.
Gerçekten Koronavirüs Olduysam Korkmalı mıyım? HAYIR
Korku ve kaygı bağışıklığı düşürür ve hastalığın daha ağır geçmesine sebep
olur. Medyanın korku propagandasından kendinizi uzak tutun. Sakince yapılması
gerekenleri yapın.
Yurtdışında yapılan araştırmalarda koronavirüsün D vitamini eksikliği olanlarda
ağır geçtiği, D Vitamini takviyesi ile hastaların yoğun bakıma girmeden yüzde
99 unun çabucak iyileştiği ile ilgili çalışmalar var.
PCR güvenilir bir test olmadığı için en mantıklısı hiç test yaptırmamaktır.
Hastalık semptomları gösteriyorsanız sıradan nezle-grip geçiriyor
olabilirsiniz.
Eğer bir grip geçiriyorsanız D vitamini ve gerekliyse iyot alarak kekik,
zencefil, bal, propolisle rahat bir şekilde, strese girmeden, sakince
dinlenerek atlatabilirsiniz.
Tehlikeli ve Bulaşıcı Bir Salgın Var mı? HAYIR
Salgın demek insanların kitleler halinde ölmesi demektir. Kitleler halinde bir
ölüm yok. Koronavirüs ölümleri diye günlük açıklanan rakamlar 200-300 civarı.
Bu da il başına günlük 2-3 ölüm. Bunların çoğu yaşlı ve ciddi hastalıkları
olanlar. Bir de yanlış tedavi sonucu ölenler var. 84 milyonluk ülkede bu
tehlikeli bir salgın olduğunu göstermez.
Hastaneye yatan her hastaya korana testi yapılıyor ve hastalığı ne olursa olsun
ölmüşse çoğu zaman ölüm sebebi Covit19 olarak kaydediliyor. Kanserden de
felçten de ölse testi pozitif çıkmışsa ölüm sebebi kovit yazılıyor. Her
yıl yaşlılar, ağır kronik rahatsızlığı olanlar normal gripten de bu rakamlara
yakın ölüm olduğu gerçeği ise pek bilinmiyor.
Ayrıca salgın hastalıklarında bulaşıcılığın yüksek olması gerekiyor. Kovitin de
bulaşı olduğu söyleniyor fakat aynı evde eşlerden biri oluyor diğeri olmuyor.
Cenazelere katılıma yasaklar getiriyor fakat cenaze yıkayanlara bulaşmıyor.
Aşure dağıtan teyzeden bulaşıyor fakat kargoculardan bulaşmıyor.
20 bin kişilik kongrelerde bulaşmıyor, zengin düğünlerinde bulaşmıyor, lüks
otellerde bulaşmıyor.
Camilerde bulaşıyor, esnaf lokantasında bulaşıyor,
açık havada iki kişi yan yana otursa bulaşıyor, evine gelen misafirden
bulaşıyor… YERSEN.
Covid19 Öldürücü Değilse Ölenler Neden Ölüyor?
1-Ölüm kovitten önce de vardı. Bünyesi zayıf yaşlı ve hasta kişiler zaten
her yıl çeşitli virüsler sebebiyle yaklaşık aynı sayılarda ölüyordu. Ölüm
nedenine var olan hastalığı yazılıyordu. Fakat şimdi hastanelerde mecburi test
yapıldığı için çeşitli ağır hastalıklardan ölenler bile koronavirüs sebebiyle
öldü diye rapor ediliyor. Bu da ölüm sayılarını yüksek gösteriyor.
2- Yanlış tedavi yöntemleri ve yan etkisi yüksek ilaçlar: Hiçbir hastalık
semptomu göstermeyen insanlara güvenilirliği olmayan PCR testi pozitif çıktı
diye şeker dağıtır gibi ilaç dağıtıldı. Kişinin başka bir hastalığı, alerjisi
var mı diye bile sormadan kapılara kutu kutu ilaç bırakıldı. Bu ilaçlardan
sonra ağır hastalananlar oldu. Ya da hastanede tedavi sonrası ölenler oldu.
Gerçekten neden öldükleri belli değil çünkü otopsi yasak.
Basında en çok çıkan haberler “kovitten iyileşti kalpten öldü, kovitten
iyileşti şundan bundan öldü" gibi haberler. Ölümlerin kovit tedavisi
sonrasına gelmesi manidar tabii ki. Tedaviler sorgulanmıyor. Tedavide
kullanılan ilaçların yan etkisini itiraf eden doktorlar olsa da sesleri kısık
kalıyor.
3- Yapılan araştırmalar D vitamini eksikliği olanların daha ağır geçirme
ihtimali olduğunu gösteriyor. D vitamini adı vitamin olan fakat vücut için
olmazsa olmaz bir hormon. Ülkemizde on kişiden dokuzunda D vitamini eksikliği
çıkmış. D vitamini takviyesi yapın virüsten korkmayın.
4-Korkudan ölenler: Kovit ilk çıktığı günden beri medyadan korku pompalanıyor.
Entübe görüntüleri paylaşılıyor. “Şöyle nefes alamayacaksınız, böyle
öleceksiniz…” Testi pozitif çıkan insanlar hiçbir hastalık belirtisi olmayanlar
bile test sonrası kendilerini kötü hissediyorlar, korkudan panik atak hastaları
gibi nefes almakta güçlük çekiyorlar, ateşleri yükselebiliyor. Yalancı kovit
diye uyaran doktorlar var. Eskiden beri hastaya moral, motivasyon diyen
doktorların çoğu şimdilerde korku salmakla meşgul. Korku insanın bağışıklık
sistemine en çok zarar veren duygudur. Ortada bir korku salgını var.
Aşılar Koronayı Bitirecek mi? HAYIR
Tıp Bilimi virüslerin sürekli mutasyona uğradığını söylüyor. Covid19 ün
üzerinden bir buçuk yıl geçti ve etkisinin azaldığı ve mutasyona uğradığı
söyleniyor. Aşı ise orijinal ilk çıkan virüs için yapıldı. Onun da etkisi
azalmış ve mutasyona uğramış değişmiş. Yani yere devrilmiş ölmüş düşmanı
vurmaya gerek yok
Aşıların güvenilirliği yok. Normalde bir aşı üretildikten sonra beş yıl gibi
bir süre denekler üzerinde takip edilip sonra kullanılıyor. Şu an aşılar
beklemeden yan etkileri görünmeden Faz3 onayı almadan insanlara yapılıyor.
Aşıların yan etkileri beş yıl içerisinde görülüyor.
Aşı sonrası ölenlerin haberleri sosyal medyada yer alıyor fakat Bakanlık bu
konuda açıklama yapmıyor. Aşıdan sonra ölenler de kovitten ölüm olarak
yazılıyor. Basında son zamanlarda kovitten öldü haberlerinin detaylarını
okuduğunuzda ya da ölenlerin yakınların tarafından haberlerin altına yazılan
mesajlara baktığınızda ölümlerin aşılardan olduğu yazıyor.
Aşıyı üreten firmalar da Bakanlık da aşı sonrası ortaya çıkacak her türlü
zarardan sorumlu olmadıklarını bildirip aşı yaptıranlara onam kağıdı
imzalatılıyor. Yani felç kalsanız karşınızda bir sorumlu bulamayacaksınız.
Yurt dışında bazı ülkelerde aşı olanlara sigorta şirketleri sağlık ve hayat
sigortası yapmıyor. Aşı sonuçları görülmediği için.
Ayrıca aşılar rahat bir nefes almak için de işe yaramıyor. Aşı olan 65 yaş
üstüne ev hapsi, izin saatleri çıksa maske takmak zorunda ve her türlü tedbire
uymak zorunda. O halde niye aşı oldular? Koviti hafif atlatmak için deniyor
fakat aşı sonrası kovit olanların bir kısmı kovit olup onu da ağır atlattılar
hatta aşı sonrası ölümler hiç de azımsanmayacak kadar çok.
Ünlülerin siyasetçilerin aşı yaptırması kimseyi yanıltmasın. Aşıların üzerinde
karekod var, kişiye özel paketlenmiş. Her zaman plasebo etkisi ölçmek için aşı
yerine tedavi edici etkisi olmayan etkisiz enjeksiyonlar yapılıyor fakat kişi
bunu bilmiyor aşı olduğunu zannediyor.
Aşı yapıldıktan sonra antikor testi yaptıran bazı
ünlüler antikor artışı olmadığın hayretle görüp açıkladılar. Büyük ihtimal
tanınmış kişilere plasebo etki ölçmek için yapılan aşılar yapılıyor.
Bazı ülkelerde pek çok ciddi yan etkisinden dolayı aşılar durduruldu. Yani aşı
konusunda şüpheler çok. İnsan hayatı kıymetli.
Aşılardan sonra testi pozitif çıkan (vaka denilen) kişi sayısı hızla arttığına
göre aşıdan şüphelenenler haklı görünüyor.
Koronavirüs Tedbirleri Koruyor mu?
Bilim Kurulu adındaki kurul bir yıldan fazla zamandan beri bilim adına hiçbir
şey sunmadı. Sürekli insanlara korku salarak, tedbir adı altında
“Maske-Mesafe-Musluk-Hapis” başka bir şey üretmediler.
Bunlar da kesinlikle bilimsel ve faydalı değil. Özellikle maske çok zararlı.
Oksijen yerine çıkardığı karbondioksiti soluyan insanlarda başta akciğerler
olmak üzere hücrelerin zarar gördüğü ile ilgili bilimsel yayınlar var.
Ayrıca virüsün insandan insana solunum yolu ile havadan bulaşma ihtimalinin
yüzde bir bile olmadığı da yine bilim adamları söylüyor. Havada olmayan bir
virüs için halka maske taktırmanın sağlıkla hiçbir alakası olamaz. Ancak
kovitli biri yakın mesafe yüzüne hapşırırsa bulaşma ihtimali varmış. Milyonda
bir ihtimal için milyonlarca insanın oksijen almasına engel olunuyor. Dışarıda
oksijen almanı cezası 900 ve 3 bin arası değişiyor. Tüm bunların sağlığımız
için olduğuna inanan insanlar var.
Maske köleliğin sembolüdür. Yeni Dünya Düzeni kurmak için tanrıcılık oynayan
küresel çete dünya ülkeleri ile kedinin fare ile oynaması gibi oynuyor.
Bir yıldan beri bütün bu tedbirler yapıldığı halde verilen rakamlarda azalma
değil artma varsa bu işe yaramayıp tam aksi tesir ettiğini gösteriyor.
Çocuklar da dahil pek çok kişinin psikolojik sağlığı bozuldu, intiharlar arttı.
Esnaf iflas ediyor. Çocuklar gençler soysal medya bağımlısı oldu.
Hareketsizlikten ve yalnızlıktan 65 yaş üstü pek çok kişi fiziksel ve
psikolojik rahatsızlık yaşıyor.
Ipsos'un Dünya Ekonomik Forumu için 30 ülkede gerçekleştirdiği araştırmaya göre
Türkiye % 60'lık oranla Covid-19 salgını sebebiyle akıl ve ruh sağlığının en
çok bozulduğu ülke olmuş. Türkiye'de katılımcıların % 61'i akıl ve ruh
sağlığımı kaybettim, demiş. Medyadan salınan korku senaryoları, entübe
görüntüleri, abartılmış rakamlarla insanların akıl sağlığını bozdu. Akıl
sağlığı da candan daha önemsiz değil.
Ayrıca en ağır tedbirler bizde alındı. Ülkelerin çoğunda açık alanda
maske yasağı olmadı ya da kısa süreli uygulanıp halkın tepkisini görünce
kaldırdılar. Hiçbir ülke tedbirlere uymayanlara bu kadar ağır para cezası
vermedi. Bunlarda ekonomik sıkıntıda olan halkı iyice bunalttı.
Acilen normale dönmeliyiz.
Tedbirleri kaldıran ülkelerde her şey daha iyiye gidiyor. ABD de pek çok
eyalette bütün tedbirler kaldırıldı ve ülkede hiçbir anormallik yaşanmıyor.
Türkmenistan, Belarus gibi hiç tedbir uygulamayan
ülkelerde durum gayet normal.
Halkın, hergün korku saçan medya büyücülerinin etkisinden kurtulması lazım.
İdarecilerin DSÖ yü ülkeden kovup, bir an önce normale dönme yolunda adım
atmaları gerekiyor. Yoksa gidişat hiç iyi değil
Yazı Tarihi: 23 Nisan 2021
0 Yorum Yorum Yaz