Söz Dinlemeyen Çocuklar
- 18-11-2014
- KATEGORİ Mehmet Emin Karabacak
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Büyümenin ve sosyal hayata katılmanın ilk emarelerinden olan dil, büyüklerde olduğu kadar çocuklarda da iletişim kurmada çok önemlidir. Çocukların aile ortamında konuşmayı ilk öğrendikleri iletişim dili, çocuklar için daha da önemli hale gelmektedir.
Çocuklar, ailede öğrendikleri iletişim şeklini sosyal hayatta da devam ettirme gayreti içinde olacaklardır. Bu amaçla anne babaların, çocukların konuşmayı öğrenmeye başlamasından itibaren iletişim adına çocuklarla konuşurken daha dikkatli ve daha yumuşak olmaları gerekir. Yani eş dostla konuşurken dikkat ettiklerinden çok daha fazlasına çocuklarla konuşurken de dikkat etmelidirler. Çünkü çocukların kalpleri daha hassas olduğu gibi anne babalarını da model almaktadırlar.
Anne babaların çocuklarla konuşurken onlara ne söylediklerinden daha çok, nasıl söyledikleri önemlidir. Çünkü çocuklarda herkes gibi karşısındaki kişinin ne söylediğinden daha çok, nasıl söylediğine dikkat etmektedir.
Mevlana Hazretleri; ne söylediğinden daha çok, nasıl söylediğini ve karşısındaki muhatabın gönlünde nasıl bir etki yapacağını şu veciz sözleriyle ifade etmektedir:
“Söz vardır, keskin kılıç gibidir; dostluğu keser, öldürür. Kalpte tedavisi imkânsız yaralar açar. Gönül bahçesindeki yeşillikleri, sevgi çiçeklerini hazan mevsimi gibi kurutup öldürür. Bir söz de vardır ki, ilkbahar mevsimi gibidir. Her tarafı süsler, güzelleştirir, sayısız faydalar sağlar.”
Anne baba, çocuklarının kendilerinden bağırarak bir şey istemelerini sevmedikleri gibi çocuklarda anne babalarının kendilerinden bağırıp çağırarak bir şey istemelerini sevmezler. Çocuklarının kendilerinden kibar ve nazik bir şekilde bir şey istemesini isteyen anne babalar; bu konuda öncelikle onlara en güzel şekilde model olmalıdırlar.
Anne babalar çocuklarla iletişim kurarlarken genelde ses tonlarını yükseltmekle beraber emri vaki şeklinde hitap etmektedirler. “Kes şunu, kapat çeneni, git dersine çalış…” bunlardan birkaç tanesi. Oysa anne babalar arkadaşlarıyla konuşurken dikkat ettiklerinin birçoğuna çocuklarıyla konuşurken de dikkat etmiş olsaydılar çocuklarıyla ilişkileri bugünkünden çok daha iyi olurdu.
“Sözümü dinlemiyor, bu çocuğun aklında zoru var, beni de kendini de çıldırtacak, yapma etme diyorum sanki zıddına yapıyor, elleme diyorum inadına gidip dokunuyor, sonra bir daha bakıyorum hiçbir şey olmamış gibi davranıyor.” Oysa anne babalar, kendi işlerini kendisi yapan, söz dinleyen, uslu uslu oturan, yatağını kendi toplayan, ödevlerini zamanında yapan, leb demeden leblebiyi anlayan ve anne babasını hiç üzmeyen çocuklar olmalarını isterler.
Peki, çocuklar neden söz dinlemezler?
Yumurtadan başka hiçbir şey yemeyen bir çocuğu anne babası zamanın âlimine götürürler. Çocuğun anne babası âlime; bütün uyarı ve nasihatlerine rağmen çocuklarının yumurtadan başka bir şey yemediği, bu gidişle de çocuklarının gıdasız kalmasından korktuklarını söylerler.
Durumu dinleyen âlim, şimdi gidip kırk gün sonra gelmelerini söyler. Kırk gün sonra anne babasıyla gelen çocuğu kucağına oturtup saçlarını okşayan âlim zat çocuğa:
“Yavrum bundan sonra çok fazla yumurta yeme, diğer yiyeceklerden de ye” diye nasihat eder.
Aradan bir iki gün geçtikten sonra çocuklarının yumurtayı fazla yemediğini gören aile, soluğu doğruca âlimin yanında alırlar. Çocuğun anne babası; “Hocam, madem bir çift sözle çocuğa bu davranışı bıraktıracaktınız da neden bizi kırk gün beklettiniz?” diye sorarlar.
Âlim de: “Siz bana çocukla geldiğiniz zaman ben de yumurtayı çok sever ve çok yerdim. Çocuğa yumurtayı az yemesi gerektiğini söyleyebilmem için kırk gün kendi nefsimde bunu denedim ki söylediklerim etkili olabilsin. Yoksa yumurtayı fazla yememesi konusunda çocuğa şimdiye kadar onlarca kişi söyledi; fakat çocuk kimseyi dinlemedi. Yani anlayacağınız kalpten çıkan söz kalbe tesir ederken ağızdan çıkan söz ise bir kulaktan girip öbür kulaktan çıkar.” demiştir.
Çocukların küçük yaştan itibaren zihinsel gelişimlerinin bir özelliği olarak her şeyle oynamak isteyişleri anne-babalar tarafından ona dokunma, bunu elleme, oraya gitme, yapma, etme gibi emirler, çocukların hem zihinsel gelişimlerini engellenmekte hem de iletişim problemlerine neden olmaktadır.
Onu yapma, şunu yapma, onu elleme, şuna dokunma diyerek ne yapmaması gerektiği konusunda sürekli emirler alan bu çocuklar, acaba neler hissederler. Kızgınlık mı, öfke mi, bıkkınlık mı, ya da Allah razı olsun anne babamdan her şeyimi düşünüyor mu derler veya duyarsızlaşır mı söylenenlere karşı. Bu durumlarda çocuklar ne yapsın hep yapmaması gerekenler söylenmektedir. O kadar yapılmaması gerekenler içinde evde hiç mi dokunulacak ve yapılacak bir şey yok dediğinde ise; gitsin oyuncaklarla oynasın, internete girsin ya da televizyon seyretsin. Tamam, oyun oynasın, internete girsin, televizyon seyretsin de nereye kadar. Her şeylerine karışılan ve gereken ilgi gösterilmeyen çocuklarda ister istemez söz dinlemeyeceklerdir.
Çocukların Söz Dinlememe Davranışların Nedenleri?
Çocukların Söz Dinlemeleri için:
Sonuç olarak; çocuklarınızı gerçekten dinlediğinizde, onlara zaman ayırdığınızda, konuşurken onları yüreklendirdiğinizde, onlarla ilgilendiğinizde, onlara fırsat verdiğinizde ve en önemlisi onları koşulsuz kabul edip takdir ettiğinizde iletişim problemi yaşanmayacaktır.
Çocuklar, ailede öğrendikleri iletişim şeklini sosyal hayatta da devam ettirme gayreti içinde olacaklardır. Bu amaçla anne babaların, çocukların konuşmayı öğrenmeye başlamasından itibaren iletişim adına çocuklarla konuşurken daha dikkatli ve daha yumuşak olmaları gerekir. Yani eş dostla konuşurken dikkat ettiklerinden çok daha fazlasına çocuklarla konuşurken de dikkat etmelidirler. Çünkü çocukların kalpleri daha hassas olduğu gibi anne babalarını da model almaktadırlar.
Anne babaların çocuklarla konuşurken onlara ne söylediklerinden daha çok, nasıl söyledikleri önemlidir. Çünkü çocuklarda herkes gibi karşısındaki kişinin ne söylediğinden daha çok, nasıl söylediğine dikkat etmektedir.
Mevlana Hazretleri; ne söylediğinden daha çok, nasıl söylediğini ve karşısındaki muhatabın gönlünde nasıl bir etki yapacağını şu veciz sözleriyle ifade etmektedir:
“Söz vardır, keskin kılıç gibidir; dostluğu keser, öldürür. Kalpte tedavisi imkânsız yaralar açar. Gönül bahçesindeki yeşillikleri, sevgi çiçeklerini hazan mevsimi gibi kurutup öldürür. Bir söz de vardır ki, ilkbahar mevsimi gibidir. Her tarafı süsler, güzelleştirir, sayısız faydalar sağlar.”
Anne baba, çocuklarının kendilerinden bağırarak bir şey istemelerini sevmedikleri gibi çocuklarda anne babalarının kendilerinden bağırıp çağırarak bir şey istemelerini sevmezler. Çocuklarının kendilerinden kibar ve nazik bir şekilde bir şey istemesini isteyen anne babalar; bu konuda öncelikle onlara en güzel şekilde model olmalıdırlar.
Anne babalar çocuklarla iletişim kurarlarken genelde ses tonlarını yükseltmekle beraber emri vaki şeklinde hitap etmektedirler. “Kes şunu, kapat çeneni, git dersine çalış…” bunlardan birkaç tanesi. Oysa anne babalar arkadaşlarıyla konuşurken dikkat ettiklerinin birçoğuna çocuklarıyla konuşurken de dikkat etmiş olsaydılar çocuklarıyla ilişkileri bugünkünden çok daha iyi olurdu.
“Sözümü dinlemiyor, bu çocuğun aklında zoru var, beni de kendini de çıldırtacak, yapma etme diyorum sanki zıddına yapıyor, elleme diyorum inadına gidip dokunuyor, sonra bir daha bakıyorum hiçbir şey olmamış gibi davranıyor.” Oysa anne babalar, kendi işlerini kendisi yapan, söz dinleyen, uslu uslu oturan, yatağını kendi toplayan, ödevlerini zamanında yapan, leb demeden leblebiyi anlayan ve anne babasını hiç üzmeyen çocuklar olmalarını isterler.
Peki, çocuklar neden söz dinlemezler?
Yumurtadan başka hiçbir şey yemeyen bir çocuğu anne babası zamanın âlimine götürürler. Çocuğun anne babası âlime; bütün uyarı ve nasihatlerine rağmen çocuklarının yumurtadan başka bir şey yemediği, bu gidişle de çocuklarının gıdasız kalmasından korktuklarını söylerler.
Durumu dinleyen âlim, şimdi gidip kırk gün sonra gelmelerini söyler. Kırk gün sonra anne babasıyla gelen çocuğu kucağına oturtup saçlarını okşayan âlim zat çocuğa:
“Yavrum bundan sonra çok fazla yumurta yeme, diğer yiyeceklerden de ye” diye nasihat eder.
Aradan bir iki gün geçtikten sonra çocuklarının yumurtayı fazla yemediğini gören aile, soluğu doğruca âlimin yanında alırlar. Çocuğun anne babası; “Hocam, madem bir çift sözle çocuğa bu davranışı bıraktıracaktınız da neden bizi kırk gün beklettiniz?” diye sorarlar.
Âlim de: “Siz bana çocukla geldiğiniz zaman ben de yumurtayı çok sever ve çok yerdim. Çocuğa yumurtayı az yemesi gerektiğini söyleyebilmem için kırk gün kendi nefsimde bunu denedim ki söylediklerim etkili olabilsin. Yoksa yumurtayı fazla yememesi konusunda çocuğa şimdiye kadar onlarca kişi söyledi; fakat çocuk kimseyi dinlemedi. Yani anlayacağınız kalpten çıkan söz kalbe tesir ederken ağızdan çıkan söz ise bir kulaktan girip öbür kulaktan çıkar.” demiştir.
Çocukların küçük yaştan itibaren zihinsel gelişimlerinin bir özelliği olarak her şeyle oynamak isteyişleri anne-babalar tarafından ona dokunma, bunu elleme, oraya gitme, yapma, etme gibi emirler, çocukların hem zihinsel gelişimlerini engellenmekte hem de iletişim problemlerine neden olmaktadır.
Onu yapma, şunu yapma, onu elleme, şuna dokunma diyerek ne yapmaması gerektiği konusunda sürekli emirler alan bu çocuklar, acaba neler hissederler. Kızgınlık mı, öfke mi, bıkkınlık mı, ya da Allah razı olsun anne babamdan her şeyimi düşünüyor mu derler veya duyarsızlaşır mı söylenenlere karşı. Bu durumlarda çocuklar ne yapsın hep yapmaması gerekenler söylenmektedir. O kadar yapılmaması gerekenler içinde evde hiç mi dokunulacak ve yapılacak bir şey yok dediğinde ise; gitsin oyuncaklarla oynasın, internete girsin ya da televizyon seyretsin. Tamam, oyun oynasın, internete girsin, televizyon seyretsin de nereye kadar. Her şeylerine karışılan ve gereken ilgi gösterilmeyen çocuklarda ister istemez söz dinlemeyeceklerdir.
Çocukların Söz Dinlememe Davranışların Nedenleri?
- Çocukların söz dinlemelerinin başında ilgisizlik gelmektedir. Çocuğa ve çocuğun sıkıntılarına gereken ilgi gösterilmediği zaman çocuk söz dinlememe adına hırçın olacaktır. Gerekirse ilgi çekmek için istenmedik davranışlara yönelecektir.
- Güç çatışması haline getirilen iletişim şekli söz dinlememeye neden olmaktadır. Benim dediğim olacak diye katı kurallarla belirlenen ilişkilerde, başlarda kaybeden çocuk gibi görünse de, sonunda pes eden anne baba ve kazanan çocuk olacaktır. İsteklerin güçle yaptırıldığı öğrenen çocuk kendisi de bunu zamanla aile ve arkadaş çevresinde kullanacaktır.
- Güç çatışması kaybeden kişi yine intikam duygusuna bağlı olarak söz dinlemeyecektir. Dedikleri yaptırma konusunda çocuğun gurunu inciten anne babalar misafirlikte ya da alışveriş merkezleri gibi ortamlar da çocuklar anne babayı zor durumda bırakabilirler.
- Sürekli uyarılan ve söz dinleme adına sürekli kızılıp aşağılan çocuklar, zamanla aşağılık duygusuna kapılabilirler. Kendilerini yetersiz ve değersizlik duygusuna kapılan çocuklar, anne babasına olduğu kadar hayata da olumsuzluk içinde baktıklarından söz dinlemeyeceklerdir.
Çocukların Söz Dinlemeleri için:
- Çocuklarla olumlu iletişime geçilerek söz dinlememe nedenlerini araştırmak gerekir. Anne babanın çözüme yönelik çabasını gören çocuk uyumlu olacaktır.
- Çocukların söz dinlememesinin temelinde aile içi ilişkilerin neden olup olmadığına bakmak gerekir.
- Çocukların söz dinlememe davranışlarına karşı çabuk sinirlenmemeli. Çünkü sinirlenmek demek çocuk için sonraki seferde daha fazla direnecektir. Sinirlenmek yerine çocuğa yapması gerekenler konusunda kısa ve öz bir açıklama yapmak yeterlidir.
- Çocuğun söz dinleme adına olumlu davranışlarını pekiştirilmeli. Normal ses tonuyla hitap ettiğiniz zaman duymayıp bağırmak zorunda kaldığınız zaman çocuğa sinirlenmek yerine ben diliyle duygularınızı ifade edininiz. Yine normal ses tonuyla duyduğu zamanki davranışlarını pekiştirmelidir.
- Ben senin yerinde olsaydım, benim zamanında diye başlayan cümlelerden kaçınılmalıdır.
- Çocukları başkaları ile kıyaslamamalıdır.
- Çocukların olumsuz davranışları yerine olumlu davranışları görülerek benlik saygıları yükseltilmelidir.
Rehberlik Servisi
Çocukların kurallara uymaları ve söz dinlemeleri için kuralların nedenlerini ve amaçlarını çocuğa açıkça anlatmalıdır.- Çocuklarla iletişim kurarken onları yargılamamalı, onları eleştirmeden ve suçlamadan konuşulmalıdır.
- Çocukla konuşurken emir vermekten, tehdit etmekten, yargılamaktan, uzun uzun nasihat etmekten ve nutuk çekmekten kaçınmalıdır.
Sonuç olarak; çocuklarınızı gerçekten dinlediğinizde, onlara zaman ayırdığınızda, konuşurken onları yüreklendirdiğinizde, onlarla ilgilendiğinizde, onlara fırsat verdiğinizde ve en önemlisi onları koşulsuz kabul edip takdir ettiğinizde iletişim problemi yaşanmayacaktır.
2 Yorum Yorum Yaz