Televizyon gitsin, muhabbet gelsin!
- 29-11-2011
- KATEGORİ Hayatın İçinden
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Yeni bir ev kurarken en gerekli eşya nedir diye sorsam ne dersiniz? Beyaz eşya diye tanımlanan ve çeşitleri teknolojinin gelişmesiyle hızla artan eşyalar kümesini sayabiliriz büyük ihtimal. Örneğin hanımlar için özellikle çamaşır makinesi, buzdolabı ilk sıralardadır doğal olarak. Ancak bana alınması hiçte lüzumlu gibi gelmeyen fakat kimilerinin de onsuz bir ev düşünemedikleri “kara” bir eşya var ki odanın baş köşesinde onun için özel bir yer ayrılır. Nişanlı çiftlerin evlilik hazırlıklarına koyuldukları telaşlı günlerde düğün sonrası paylaşacakları evlerinin tamamlayıcı unsurlarını alma listesinin neredeyse ilk sırasında televizyonun gelmesi size de şaşırtıcı gelmiyor mu? İnsan, eşya münasebeti ile alakalı kafa yormaya başladığım günden itibaren dikkatimi çekmiştir bu mesele hakikaten. Oysa çoğunluğun olağan karşıladığı bu durum hiçte abes görülmemekte ve gayet rutin bir adet halini almış bulunmaktadır çoktan. Üstelik daha acil ihtiyaçlar olmasına rağmen. Yani çok mu elzem midir ki? Olmazsa olmaz mıdır ki? Onsuz bir ev tahayyül edilemez ve onsuz bir ev metruk addedilir.
Gayet de mümkün ve son derece de huzurlu bir ev ortamı hasıl oluyor halbuki. Çünkü “başkalarının” sesinden ziyade ev halkı birbirlerini dinlemenin tadına varıyor.
Ayrıca aile efradı bir arada daha çok vakit geçirebilme, daha fazla okuyup, okuduklarını paylaşabilme ve en mühimi de sohbetin, muhabbetin sıcaklığıyla bağlarını daha bir kuvvetlendirme imkanı bulmuş oluyor. Elbette televizyonu olup da bilinçli kullandığını iddia edenlere sözümüz yok. Amma ve lakin öyle bile olsa bir haberin farklı yorumlarına vakıf olmak için muhtelif kanalları turlamak dahi hayli zaman israfı olsa gerek. Hararetle izlediğimiz haberler kadar hararetli okumalar yapıyor muyuz acep?
Oysa televizyona nazaran radyo daha samimi ve daha bir arkadaş canlısıdır. En azından zaman israfı ettirmez bizlere. Zira işlerimize bakarken dahi sadece kulak vermekle sürebilir onunla münasebetimiz. Televizyon izlerken olduğu gibi kafa, göz kaptırmak ya da bir daha ki emre değin hareketsiz kalmak gibi bir mecburiyetimiz yoktur. Artı biraz merakımız varsa araştırıp ilgi alanlarımızla alakalı mevzuları işleyen, istifade edebileceğimiz doğrultuda yayın yapan radyo programlarını dinlerken bir taraftan da iş, güçle hemhal olabiliriz pek tabi.
Bu vesileyle hem bitmezmiş gibi görünen işlerin nasıl da çabucak ve de üstelik keyifle bitiverdiğine kendimiz bile şaşarız.
Madem ki yapılması elzem bir takım işler, evimizde var olmasını istediğimiz intizam ve düzenin hatta paylaştığımız mutlulukların bile kaynağına giden yoldaki sorumluluğun büyük bir kısmı bize ait. Öyleyse niye bizler bu atıl gibi görünen vakitlerimizi değerlendirme çabası içerisinde olmayalım ki. Evimizi kirden arındırırken iç dünyamızı parlatmak da mümkün inanın. Zaten hakiki manada İslamiyet‘i yaşayan bir Müslüman’ın bir anını bile boş geçirmesi düşünülebilir mi? Kaldı ki öğrenerek harcadığımız her saatin bizlere geri dönüşü kat be kat fazla olacaktır emin olunuz.
Fatma K. Gündüz Karaarslan
Milat Gazetesi
Gayet de mümkün ve son derece de huzurlu bir ev ortamı hasıl oluyor halbuki. Çünkü “başkalarının” sesinden ziyade ev halkı birbirlerini dinlemenin tadına varıyor.
Ayrıca aile efradı bir arada daha çok vakit geçirebilme, daha fazla okuyup, okuduklarını paylaşabilme ve en mühimi de sohbetin, muhabbetin sıcaklığıyla bağlarını daha bir kuvvetlendirme imkanı bulmuş oluyor. Elbette televizyonu olup da bilinçli kullandığını iddia edenlere sözümüz yok. Amma ve lakin öyle bile olsa bir haberin farklı yorumlarına vakıf olmak için muhtelif kanalları turlamak dahi hayli zaman israfı olsa gerek. Hararetle izlediğimiz haberler kadar hararetli okumalar yapıyor muyuz acep?
Oysa televizyona nazaran radyo daha samimi ve daha bir arkadaş canlısıdır. En azından zaman israfı ettirmez bizlere. Zira işlerimize bakarken dahi sadece kulak vermekle sürebilir onunla münasebetimiz. Televizyon izlerken olduğu gibi kafa, göz kaptırmak ya da bir daha ki emre değin hareketsiz kalmak gibi bir mecburiyetimiz yoktur. Artı biraz merakımız varsa araştırıp ilgi alanlarımızla alakalı mevzuları işleyen, istifade edebileceğimiz doğrultuda yayın yapan radyo programlarını dinlerken bir taraftan da iş, güçle hemhal olabiliriz pek tabi.
Bu vesileyle hem bitmezmiş gibi görünen işlerin nasıl da çabucak ve de üstelik keyifle bitiverdiğine kendimiz bile şaşarız.
Madem ki yapılması elzem bir takım işler, evimizde var olmasını istediğimiz intizam ve düzenin hatta paylaştığımız mutlulukların bile kaynağına giden yoldaki sorumluluğun büyük bir kısmı bize ait. Öyleyse niye bizler bu atıl gibi görünen vakitlerimizi değerlendirme çabası içerisinde olmayalım ki. Evimizi kirden arındırırken iç dünyamızı parlatmak da mümkün inanın. Zaten hakiki manada İslamiyet‘i yaşayan bir Müslüman’ın bir anını bile boş geçirmesi düşünülebilir mi? Kaldı ki öğrenerek harcadığımız her saatin bizlere geri dönüşü kat be kat fazla olacaktır emin olunuz.
Fatma K. Gündüz Karaarslan
Milat Gazetesi
4 Yorum Yorum Yaz