Umrecilere Eziyet
- 30-06-2014
- KATEGORİ Sema Maraşlı
- YAZAR Sema Maraşlı
En güzel ibadetlerden biri de hac ve umre ibadeti. Hac ve umreye gidenlere uğurlama ve karşılama sebebi ile yapılan eziyetleri yazmak istiyorum bugün. Önce arkadaşımdan dinlediğim bir olayı aktarayım.
Arkadaşımın yakını camiden gelen kocasından üst kat komşularının umreye gideceğini duymuş.Komşunun kocası umreye gidiyorum diye camide cemaatle helalleşmiş. Duyan hanım da erteni günü komşunun kapısını çalmış umreye gidecekmişsiniz eşim eşinizden duymuş demiş. Kadın hem şaşırmış hem sinirlenmiş " Ciğerin pişsin herif. Ona kimseye söyleme diye o kadar tembih etmiştim." demiş.
Kadının tavrı karşısında komşu hanım kapıda kalmış içeri girememiş. Tabii herkes düşüncesini bu kadın kadar açık söyleyemiyor ama bu umreye gidenleri yolcu etme ve döndüklerinde ziyarete gitme adeti umreye gidenler için ağır bir eziyete dönmüş durumda.Bu yüzden umreye gidecek olanlar saklamaya gizli gizli gitmeye başladılar.
Bu nasıl bir adettir bir türlü mantığım almıyor. Hac ve umreye gidecek olanlara öncelikle gitmeden hediye ile güle güle gidin demek için gidiliyor, bir de döndüklerinde hoş geldin demek için gidiliyor.
Yok dinimizde böyle bir adet. Teşvik edici bir şey de bulamadım. Eskiden hacca gidecek olanlar helalleşmek için yakınlarını ziyaret ederlerdi. Bu hangi ara hacca ya da umreye gideceklerin evine akın akın gitmeye dönüştü bilmiyorum. O kadar gereksiz ve gidecek olanları yoran bir şey ki bu.
Bir de her her yıl umreye giden insanlar var. Onlar için daha büyük bir eziyet haline dönüşüyor. Bir tanıdığım var neredeyse her yıl umreye gidiyorlar, gelene gidene koşturmaktan ikram hazırlamaktan hanım umre dönüşü yorgunluktan hastalanıyor. Çevresi de geniş. Hanımlar gündüz bir geliyorlarmış bir de başka bir akşam eşleri ile geliyorlarmış erkekler de evin beyine hoşgeldin desin diye. E bari siz gündüz gelmeyin akşam eşlerinizle gelin. El insaf yani. Kendinize olsa istemezseniz böyle yapılmasını. Niye başkasına yapıyorsunuz.
Zaten insan mübarek yerlerden yorgun geliyor. Hava değişimi o güzel beldelerden ayrılmanın hüznü. Insan oralardan gelince bir dinlenmek istiyor.
Giderken güle güle gidin demek için gitmek de ayrı bir gereksiz iş. Gidenler yolculuğa çıkacaklar hazırlık yapmaları, işlerini toparlamaları lazım. Gelen gidenle ilgilenmekten onlara ikram yapmakla uğraşmaktan hazırlıklarını tam yapamıyorlar ve yola çok yorgun çıkıyorlar. Oraya varınca ibadet edecek halleri kalmıyor. Sanki kalanlar tarafından bir daha gitmesinler diye umreye gidenlere özel eziyet yapılıyor.
Bir de giderken ve döndüklerinde hediye götürülüyor . Namaz kılana oruç tutana hediye verilmiyor da neden umreye, hacca gidene hediye verilme ihtiyacı duyuluyor? Tabii hediye işi daha çok kadınların başının altından çıkıyor.
Eline tencere tabak alan hanımlar umrecileri göndermeye ya da karşılamaya gidiyor. Var mı bunun bir mantığı. Ne yapsın senin götürdüğün tabağı tencereyi o kişi yolculukta. Hacca deveyle gitmiyor ki yolda kırıldıkça kullansın. Ayrıca uğurlamak için gelenler hediye getirince gidenler de o kişilere hediye getirmek zorunda hissediyorlar kendilerini. Oradan alacak pek bir şey de yok. Çin malı Hint malı naylon tekstil malzemesi satılıyor her yerde.
Hacca gidenler de mecburen bunun da pratiğini bulmuşlar Gitmeden buradan toptancıdan seccade, tesbih, başörtüsü alıp eve yığma yapıyorlar. Gelince oradan getirmiş gibi dağıtıyorlar. Karı kocaların bu yüzden arası bozuluyor, erkekler bu hediye işini gereksiz masraf olarak görüyorlar, kadınlar gelenlere ayıp olmasın diye yapıyorlar ya da kocalarına zoraki yaptırıyorlar. Mübarek topraklarda bile bunun sıkıntısını yaşayan oradan birbiri ile kavgalı gelen karı kocalar var. Oradan hediye almak isteyen hanımların çarşı dolaşmaktan canları çıkıyor. Hediye meselesi hac ve umrenin manevi tadını bozuyor.
Şimdi maddi manevi bu eziyete ne gerek var. Zaten gidenler yolculuk için maddi olarak pek çok masraf yapıyor bir de hediye külfeti çıkıyor başlarına. Ayrıca buradan alınıp verilen seccadeler, tesbihler kimseye ikrama da geçmiyor. Herkesin evinde o seccadelerden fazlasıyla var. Bazıları biriktiriyor ben de gidince gelenlere dağıtırım diye. Tabak, bardak desen fazlası zaten gereksiz. Benim bir tanıdığım hac dönüşü gelen tabak çanakları ziyaretler bittikten sonra götürüp züccaciyeye sattı. Evde koyacak yer yok diye.
Gelin bu adeti hep birlikte değiştirelim. Çok yakın akrabanız ya da çok samimi arkadaşınız değilse umreden gelenlere gitmeyin. Gideceğini söylemişse hoşgeldiniz telefonu açmanız yeterli olur.
Sadece ilk defa hac ya da ilk defa umreye gidene sadece dönüşünde bir kereye mahsus olarak gidilebilir. Fakat sonraki gittiklerinde bir daha gitmeyin. Giderken hediye götürmeyin ki onlarda size ne vereceğinin sıkıntısını yaşamasın. Gelir gelmez hemen gitmeyin en az üç beş gün bekleyin ki dinlensinler sizin yüzünüzden hastalanmasınlar.
Gidenler de hurma ve zemzem dışında gelenlere ikramda bulunmasınlar hediye vermeyi arzu edenler için hurma ve zemzemden daha iyi bir hediye yoktur.
Bu güzel ibadeti bu ağırlıklardan kurtaralım. Umreye gidenler saklamak için yalan söylemek zorunda kalmasınlar. Saklamayı başaramayanların ciğeri pişmesin. Gidenler gereksiz yere hediye telaşına düşmesinler. Umre ve hac tatlı ama yorucu ibadetlerden. Gidenleri ve dönenleri bir de biz yormayalım ki ibadetlerinin tadına varsınlar.
Arkadaşımın yakını camiden gelen kocasından üst kat komşularının umreye gideceğini duymuş.Komşunun kocası umreye gidiyorum diye camide cemaatle helalleşmiş. Duyan hanım da erteni günü komşunun kapısını çalmış umreye gidecekmişsiniz eşim eşinizden duymuş demiş. Kadın hem şaşırmış hem sinirlenmiş " Ciğerin pişsin herif. Ona kimseye söyleme diye o kadar tembih etmiştim." demiş.
Kadının tavrı karşısında komşu hanım kapıda kalmış içeri girememiş. Tabii herkes düşüncesini bu kadın kadar açık söyleyemiyor ama bu umreye gidenleri yolcu etme ve döndüklerinde ziyarete gitme adeti umreye gidenler için ağır bir eziyete dönmüş durumda.Bu yüzden umreye gidecek olanlar saklamaya gizli gizli gitmeye başladılar.
Bu nasıl bir adettir bir türlü mantığım almıyor. Hac ve umreye gidecek olanlara öncelikle gitmeden hediye ile güle güle gidin demek için gidiliyor, bir de döndüklerinde hoş geldin demek için gidiliyor.
Yok dinimizde böyle bir adet. Teşvik edici bir şey de bulamadım. Eskiden hacca gidecek olanlar helalleşmek için yakınlarını ziyaret ederlerdi. Bu hangi ara hacca ya da umreye gideceklerin evine akın akın gitmeye dönüştü bilmiyorum. O kadar gereksiz ve gidecek olanları yoran bir şey ki bu.
Bir de her her yıl umreye giden insanlar var. Onlar için daha büyük bir eziyet haline dönüşüyor. Bir tanıdığım var neredeyse her yıl umreye gidiyorlar, gelene gidene koşturmaktan ikram hazırlamaktan hanım umre dönüşü yorgunluktan hastalanıyor. Çevresi de geniş. Hanımlar gündüz bir geliyorlarmış bir de başka bir akşam eşleri ile geliyorlarmış erkekler de evin beyine hoşgeldin desin diye. E bari siz gündüz gelmeyin akşam eşlerinizle gelin. El insaf yani. Kendinize olsa istemezseniz böyle yapılmasını. Niye başkasına yapıyorsunuz.
Zaten insan mübarek yerlerden yorgun geliyor. Hava değişimi o güzel beldelerden ayrılmanın hüznü. Insan oralardan gelince bir dinlenmek istiyor.
Giderken güle güle gidin demek için gitmek de ayrı bir gereksiz iş. Gidenler yolculuğa çıkacaklar hazırlık yapmaları, işlerini toparlamaları lazım. Gelen gidenle ilgilenmekten onlara ikram yapmakla uğraşmaktan hazırlıklarını tam yapamıyorlar ve yola çok yorgun çıkıyorlar. Oraya varınca ibadet edecek halleri kalmıyor. Sanki kalanlar tarafından bir daha gitmesinler diye umreye gidenlere özel eziyet yapılıyor.
Bir de giderken ve döndüklerinde hediye götürülüyor . Namaz kılana oruç tutana hediye verilmiyor da neden umreye, hacca gidene hediye verilme ihtiyacı duyuluyor? Tabii hediye işi daha çok kadınların başının altından çıkıyor.
Eline tencere tabak alan hanımlar umrecileri göndermeye ya da karşılamaya gidiyor. Var mı bunun bir mantığı. Ne yapsın senin götürdüğün tabağı tencereyi o kişi yolculukta. Hacca deveyle gitmiyor ki yolda kırıldıkça kullansın. Ayrıca uğurlamak için gelenler hediye getirince gidenler de o kişilere hediye getirmek zorunda hissediyorlar kendilerini. Oradan alacak pek bir şey de yok. Çin malı Hint malı naylon tekstil malzemesi satılıyor her yerde.
Hacca gidenler de mecburen bunun da pratiğini bulmuşlar Gitmeden buradan toptancıdan seccade, tesbih, başörtüsü alıp eve yığma yapıyorlar. Gelince oradan getirmiş gibi dağıtıyorlar. Karı kocaların bu yüzden arası bozuluyor, erkekler bu hediye işini gereksiz masraf olarak görüyorlar, kadınlar gelenlere ayıp olmasın diye yapıyorlar ya da kocalarına zoraki yaptırıyorlar. Mübarek topraklarda bile bunun sıkıntısını yaşayan oradan birbiri ile kavgalı gelen karı kocalar var. Oradan hediye almak isteyen hanımların çarşı dolaşmaktan canları çıkıyor. Hediye meselesi hac ve umrenin manevi tadını bozuyor.
Şimdi maddi manevi bu eziyete ne gerek var. Zaten gidenler yolculuk için maddi olarak pek çok masraf yapıyor bir de hediye külfeti çıkıyor başlarına. Ayrıca buradan alınıp verilen seccadeler, tesbihler kimseye ikrama da geçmiyor. Herkesin evinde o seccadelerden fazlasıyla var. Bazıları biriktiriyor ben de gidince gelenlere dağıtırım diye. Tabak, bardak desen fazlası zaten gereksiz. Benim bir tanıdığım hac dönüşü gelen tabak çanakları ziyaretler bittikten sonra götürüp züccaciyeye sattı. Evde koyacak yer yok diye.
Gelin bu adeti hep birlikte değiştirelim. Çok yakın akrabanız ya da çok samimi arkadaşınız değilse umreden gelenlere gitmeyin. Gideceğini söylemişse hoşgeldiniz telefonu açmanız yeterli olur.
Sadece ilk defa hac ya da ilk defa umreye gidene sadece dönüşünde bir kereye mahsus olarak gidilebilir. Fakat sonraki gittiklerinde bir daha gitmeyin. Giderken hediye götürmeyin ki onlarda size ne vereceğinin sıkıntısını yaşamasın. Gelir gelmez hemen gitmeyin en az üç beş gün bekleyin ki dinlensinler sizin yüzünüzden hastalanmasınlar.
Gidenler de hurma ve zemzem dışında gelenlere ikramda bulunmasınlar hediye vermeyi arzu edenler için hurma ve zemzemden daha iyi bir hediye yoktur.
Bu güzel ibadeti bu ağırlıklardan kurtaralım. Umreye gidenler saklamak için yalan söylemek zorunda kalmasınlar. Saklamayı başaramayanların ciğeri pişmesin. Gidenler gereksiz yere hediye telaşına düşmesinler. Umre ve hac tatlı ama yorucu ibadetlerden. Gidenleri ve dönenleri bir de biz yormayalım ki ibadetlerinin tadına varsınlar.
19 Yorum Yorum Yaz