Uyuşturucu Bağımlılığı ve Çözüm

yavuz tufan koçakBağımlılık ciddiye alınması gereken ölümcül bir hastalıktır.

Bağımlının esas problemi kullandığı maddenin dışında “düşünce sistemi”ndedir. Bu hastalık adeta bir “düşünce kanseri”dir. Bu hastalığın bir “sihirli değnek” ile ya da “hapı yutarak” iyileşmesi imkansızdır. Bir bağımlı tıpkı bir şeker hastası gibi bu hastalıkla yaşamayı öğrenmelidir ki içmeden ya da kullanmadan durabilsin.

Bağımlı kişi için kullandığı madde bir yerden sonra onun nefes alma şekli olur. Madde kullanmayan bir insan için nefes almak neyse, bağımlı bir kişi için de kullanmak nefes almaya eşdeğerdir. Dolayısıyla kişi madde kullanmak istemese, yeminler etse, sözler verse de durduramaması bu hastalık ile ilgilidir. Hiçbir bağımlı bununla tek başına mücadele edemez. Ülkemizde de maalesef gerçek mana da bir rehabilitasyon merkezinin olmaması bu durumu daha da umutsuzluğa götürmektedir. Hastanelerde yapılan sadece kanın farklı kimyasallar kullanılarak o maddeden temizlenmesidir. Bir bağımlı için esas süreç ondan sonra başlamaktadır, bağımlı hastaneden çıktıktan sonra madde kullanmadan nasıl yaşayacağını bilmediğinden istemese de yapacağı ilk şey gidip kullanmak olacaktır.

Bağımlılık sadece bireyi ilgilendiren psikolojik bir olgu değildir, toplumumuzu ilgilendiren sosyolojik bir olgudur. Bu anlaşılmadığı sürece “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” zihniyetinden kurtulmadığımız sürece o yılan maalesef gitgide büyümektedir..

2003 yılından beri çalıştığımız ötekileştirilen bu saha bize gösteriyor ki artık uyuşturucu ilkokullara kadar girdi ve ekmek almak kadar kolay ona ulaşmak.

Derneğimize gelen en genç bağımlı Esenyurt bölgesinden 11 yaşında bir erkek çocuğu, Maltepe bölgesindeyse ilkokul çocukları harçlıklarını birleştirerek 3-4 liraya BONZAİ denilen kimyasalı alabilmekte.

BONZAİ; ne sosyal statü dinliyor, ne yaş, ne de ekonomik durum “benim çocuğum yapmaz!” kalıbından kurtulmamız gerekiyor. Mücadele de ilk ve en önemli adım “sorumlu bir birey” olarak konuyla ilgili bilinçlenmek.

BONZAİ; içinde ne olduğu tam olarak bilinemeyen fakat fare zehri, aseton, meth,eroin gibi maddelerin olduğu bir kimyasal. Görünüm olarak kekiğe benziyor ya da bilenler varsa kurutulmuş yavşan otunun üzerine çeşitli kimyasallar sıkılarak elde edildiği söylenen bu uyuşturucu artık gaz maskeleriyle merdiven altlarında yapılıyor. Kokusuz olduğundan ve normal sigaranın içine bir parça koyulduğunda bile etkisi olduğundan sokakta yürürken bile çok rahat içilebiliyor. Bu kadar kolay hayatın içine girebilen bu kimyasal, eroin gibi kötü bir imajının olmamasından, sigara gibi tüketilip basite indirgendiğinden çok hızlı bir şekilde yayılmaya devam ediyor. 13-14 yaşlarında ölümler başladı fakat kayıtlara kalp krizi olarak geçen bu ölümler bizim gerçek bir istatistiki bilgiye ulaşmamıza engel oluyor.

Bu bilinçlenmenin gerçekleştiğini varsaysak bile bu kez diğer sorunla karşılaşıyoruz, “derdimize nasıl derman” bulabiliriz?
Ülkemizde rehabilitasyon merkezlerinin olmadığı gerçeği bizi bir kez daha umutsuzluğa götürmekte..

AYBUDER :

3 göz odalı derneğimizde sıfır kimyasalla hayata dönen en ağır iğne bağımlıları ile bir umut olduğunu haykırıyoruz..
2 yılda en az 2500 kişiye telefon, yüz yüze görüşme, mail yoluyla ulaştık.
En az 120 kişiye kalıcı hizmet verdik.
2 büyük üniversitede en az 300’er kişi katılımcının olduğu öğrenci ve akademik kadroya seminer verdik.
1 üniversitedederse eğitim vermek için katıldık.
10 farklı bölgede ailelere bilinçlendirme seminerleri düzenledik.
Onlarca televizyon programına katıldık, belgesellerimiz çekildi, haberlerde yer aldık, yazılı basında yer aldık ve milyonlara sesimizi duyurduk.

Bu bir “damdan düşme” hikayesi, başarımızın sırrı da bu.

Bir bağımlı karşısında iyileşmiş bir bağımlıyı gördüğünde bu işin olabileceğine dair inancı oluşuyor.
İlk aşamada bizler nasıl yaptıysak onunda yapabileceğini ona anlatıyoruz. Farklı bir yerde de aileyi konuyla ilgili bilgilendiriyoruz.

Aile ve bağımlı gelişime ve değişime açıksa onlarla iyileşmede yolculuğa başlıyoruz. Bu konuda aile çok önemli çünkü bağımlılık ömür boyu sürecek bir hastalık. O yüzden bu yolcukta aileyle birlikte ilerliyoruz. Aile hastalığı tanımak, ona nasıl davranması gerektiğini öğrenmek ve kendi gelişimiyle ilgili mücadele ederken, bağımlıda zamanını bizimle birlikte burada kalarak geçiyor. Öncelikli hedef ayıklık süresini yani hiçbir şey kullanmadan geçirdiği süreyi uzatmak.(Bu dönem bağımlı için en kritik zamandır.)Kaybettiği özgüvenini kazanması için zamana ihtiyaç duyduğu dönemdir. Sabah toplantı yapıyor güne içsel bir disiplinle başlıyoruz. Gün içerisinde rehberiyle birlikte birebir sorunlarıyla ilgili görüşme yapılıyor. Gelişim filmleri, eğitim videolarıyla ve kişisel gelişim kitaplarıyla hayata yeni bir bakış açısı kazanması destekleniyor.

Daha sonra bu durumu çeşitli rekreasyon çalışmalarıyla da yaşamın içine dahil etmek gerekiyor. Birlikte belki de hiç gitmediği tiyatroya gitmek, ilgisi olduğu alanda bir hobi çalışmasına yönlendirmek, bir enstrümana yeteneği varsa ona yönlendirmek, belli bir süre geçtikten sonra eğitimi yarıda kaldıysa ona devam edebilmesi için kolaylık sağlanması, bir hayvan beslemesi, .. gibi

Bağımlı için en önemli şey; madde kullanmadan nasıl yaşayabileceğini öğrenmesi ve neden madde kullanmak istediği ile ilgili duyguların çözülmesi. Küçük ve emin adımlarla ilerlemek gerekiyor. Hastalığın seyri kişiden kişiye değişiklik gösterdiğinden kimisi için 3 ay bile onu çok daha özgür bir alana götürürken kimisi için 6 ay bile yeterli gelmiyor. O yüzden en az 2 yıl bizlerden hiç kopmaması gerekiyor.Bizler bağımlının yatağını toplamayı öğrenmesi sürecinden, girdiği tuvalette sifonu çekmeyi öğrenmesi sürecine kadar onun yanında 24 saat bir fiil rehberliğini yapıyoruz.

Aynı zamanda da ailenin de kopmaması gerekiyor rutin olarak Pazar günleri yapılan gelişim ve değişim toplantılarına düzenli katılımları olması ve bu hastalığı ciddiye almaları gerekiyor. (2 yıldan sonrası içinde her mahallede, en azından her semtte bu tarz gelişim, değişim ve farkındalık toplantıları olması gerekiyor ki bireyler ömür boyu taşıyacakları bu hastalıkla daha kaliteli bir yaşam yaşayabilsinler.)
Bunlar uygulandığı ve gereken emek verildiği sürece iyileşmede olumlu sonuçlar alıyoruz.


Bunlar da ilginizi Çekebilir

1 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz