Vurun Sapığa (6284 iftiraları)
- 11-08-2020
- KATEGORİ Duyun Sesimi
- YAZAR Sema Maraşlı
Adı Remzi, soyadı Taş idi galiba. Kambur, 40 yaşlarında.
Kafasında, alnında, çenesinde morluklar. Sol gözünün yanında küçük bir balon kadar şişlik.
Önceden haber vermişti gardiyanlar; problemli birini vereceğiz koğuşunuza diye. İdare edeceksiniz bir süre.
Telefon kartı olan var mı diye sordular. Ailesiyle görüştüreceklermiş. Verdim. Bir süre sonra kullanılmamış olarak iade ettiler. Niyeyse..
Bir çöp poşeti içinde karman çorman çamaşırlar... Bir de yatak ve battaniye. Yastık yok, çarşaf ve nevresim de.
Çevirdiler etrafını bizimkiler. Kimsin? Necisin? Nerden geldin? Niye geldin? Suçun ne?...
Diğer koğuştan gelmiş; C10 dan. İki koğuş var cinsel suçlular için, Bizmki B4. Burda kavga eden oraya, orada sorun çıkaran buraya. Başka suçluların koğuşuna mecbur kalmadıkça vermiyorlar. Bir de işçi koğuşuna gitme ve gelmeler oluyor.
Başka illerden gelenlere "paket" deniliyor. Orada verilecek koğuş kalmamışsa başka İl'e paketleniyor yani. Ben de paket gitmiştim.Çünkü davalı olduğum kızın babası, abisi, amcası oradaydı; bana bir tuzak kurup kötülük yapmalarından endişe ettiler ve bana dilekçe yazdırdılar nakil için.
C10'a geleli 1-2 ay olmuş. Ancak bu kadar dayanabilmişler Remziye. Ondan önce de açık cezaevindeymiş. Uslu durmayınca atmışlar kapalıya.
-Murat vurdu , bi de Goca Memmet.
-Peki sen ne yaptın ki dövdüler seni? Doğru duranı niye dövsünler ki?
-Onlar bana sövdü, ben de onlara sövdüm. Onlar bana vurdu, ben de onlara vurdum.
-Sonra?
-Zili çalıp gardiyanlara verdiler beni. Gardiyanlar bana kızdı, ben de onlara sövdüm. Onlar bana vurdu, ben de onlara saldırdım. Tabi ki Remzi bu düellonun kaybedeni.
-Orası tecavüzcü sapıkların koğuşuymuş.
-Burası da aynı. Bak bu Apo abi kız kaçırdı, bu sevgilisini dövdü, bu Hasan 15 yaşındaki kızla ilişkiye girmiş.
-Aboov! Yoksa siz beni de mi şeyedeceksiniz?
-O kadar da değil. Korkma sana bi şey yapmayız. Yeter ki sen uslu dur. Hadi yukarı çık, eşyalarını dolaba yerleştir, yatağını ranzaya koy.
Mazgaldan bir kağıt uzatmışlar, Remzi'den savunma isteniyor, memurlara sövüp saldırmaktan dolayı. Üç gün içinde savunma vermediği takdirde suçu kabullenmiş sayılacak.
Kim yazacak savunmayı? Remzi'de okuma yazma ne gezer?
İş başa düştü. Hulusi Hoca yol-yordam gösterecek, ben yazacağım. O tecrübeli yazışma konusunda. Nerdeyse bir buçuk senedir burdaymış. Yeni çıkmış duruşmaya. Ne kadar geç gelirse iddianame, ya da ne kadar geç çıkarsan mahkemeye o kadar senin lehine olur demişler avukatlar. Cezaevine girdiği gün sınav gözetleme görevi varmış cezaevinde. Dışarda ismi okunuyormuş, gelmemiş herhalde diyorlarmış.
-Evet Remzi ne yazalım şimdi? Neden sövdün memurlara, neden saldırdın?
-Abi! anamı-babamı çok özlemiştim, bırakın gideyim dedim, salmadılar beni, o zaman ben de sövdüm. Onlar bana vurdu, ben de onlara.
-Haa! durum anlaşıldı. Remzi'nin bi şeyden haberi yok. Bilmiyor mahpusluğu, cezaevini, nasıl girilip nasıl çıkıldığını.
Yazdım. Aynen dediği gibi. Anlasınlar diye Remzi'nin akıl yaşının kaç olduğunu. Bana sorarsanız 3 ya da 4.
-At bakayım şuraya imzanı, karalayıver şöyle işte.
Gelelim Remzinin suçuna?
Marketin önünde oynayan bir kız çocuğuna rastlar Remzi. 3-4 yaşlarında, sevimli mi sevimli, cici bici elbiseler içinde, saçları güzelce taranmış, kurdelası takılmış dünya tatlısı bir kız. Kanı kaynamış kıza, başını okşamak istemiş.
-Adın ne senin?.. der-demez fırtına kopmuş.
-Aayyy! yetişiin! kızımı taciz ediyor sapık!..diye bağırmaya başlamış kadın.
Koşmuş insanlar çevreden. Vuran vurana 'Vurun sapığa!!' diye bağırıyorlarmış bir taraftan. Kimi tekme vurmuş, kimi yumruk, kimi eline geçirdiği tahta parçası, taş vs. ne bulduysa. 4 yaşında çocuğa sapıklık yapana vurulmaz mı? O kadar sapık haberi duymuşlar TVden. Bu da onlardan biri işte. Duyarlı vatandaşlık sırası bizde diye düşünen herkes vurmuş da vurmuş.
Kanlar içinde baygın bir halde yığılmış kalmış yola, kaldırım kenarına. Belki de ölmüştür diye birisi ambulansı aramış. Kaldırmışlar hastaneye. Ömrü varmış, ölmemiş.
Adli Tıpa filan götürmüşler, anlaşılmış akli-zihni yetersizliği. Ama suç çok büyük. 103. madde. Çocuğun cinsel istismarı. Katalog suç deniliyor. Teröre denk. İndirim filan da yapmışlar ama sonuçta birkaç ay açık cezaevine yatacak kadar ceza verilmiş. Maazallah basın-media duyarsa ceza verilmediğini tefe koyarlar adamı.
İşte böyle. İstanbul cezaevleri hıncahınç dolu olunca paketlemişler Yalvaç'a. Açık cezaevinde ne yaptıysa artık, bilmiyoruz; kapalıya tıkmışlar. C10 dan da bize.
Cezaevi burası. Her türlü insan var. Önce dalga geçer, alay ederler, sonra ağzından kötü bir laf çıkınca pata-küt döverler. Sonra da 3-5 kişi ağız birliği eder; 'o bize sövdü ve saldırdı' diyerek suçlu çıkarırlar. Kabak yine o garibanın başında patlar.
Hulusi'yle benim yanımda huzurlu. Bizi seviyor, biraz da sayıyor. İkide bir gelip soruyor;
-Ben ne zaman tahliye olacam?
-Anam beni karşısında görünce ne diyecek?
-Tahliye olunca babam beni almaya gelecek mi? Nasıl gidecem İstanbul'a?
-Bibim bana sarılacak mı? Yavruum sen hapse mi girdin diyecek, he mi?
Biz de sabırla cevap verirdik. Hulusi'ye doktor diyor, bana hoca diyor. Onun kıyafeti, saçı-sakalı düzgün, genç ve yakışıklı, ben ise pejmurde. Kaç kere dediler bu doktor, o öğretmen; inandıramadılar. Namazlarda imamlık yapan da ben olunca Hoca sıfatı bana uydu. Disleksi olabilir diyordu Hulusi hoca.
Bazı sure ve duaları da ninesi ezberletmiş ama namaza yanaşmıyor.
Maltepede otururmuş Remzi. Az zorlayınca Madin'li kürt olduğu anlaşılıyor. 'Sakla' demişler besbelli kürt olduğunu. Biraz da kürtçülük aşılamışlar.
Bayram biraz konuşturmak istemiş; kime oy verirsin? HDP yi sever misin? filan derken hassas damarına basmış. Birden bağırmaya başlıyor Remzi. Sövüyor. Zıvanadan çıkmış bir kere. Her şeye sövüyor. Ana, avrat, Türkler, Atatürk aklına ne geliyorsa. 'Sizin kıldığınız namaza' da diyor, ben'le Hulusi hocaya da. Hiç laf dinleyecek durumda değil. Daha önce aklıyla alay edenler, dalga geçenler, konu Türklük-Kürtlük olunca pek bi ciddiye alıyorlar Remzi'yi. Sırayla nutuklar dinliyoruz Türklük üzerine. O da sövüyor ha bire. İndiriyorlar ranzadan aşağıya. Vuran vurana.
-Yapmayın, etmeyin! diyoruz. Bu aklı ermez, zavallının teki. 3 yaşında ya var ya yok aklı.
Bizim gücümüz yetmez ki durduralım...
Hücreye atarlar Remzi'yi. Kırar döker ne varsa ulaşabildiği. Radyo hoparlörü, lamba vs.
Yeniden muayeneye sevkederler ve normal olmadığı anlaşılınca çıkarırlar.
Katkım olduysa ne mutlu bana...
Kafasında, alnında, çenesinde morluklar. Sol gözünün yanında küçük bir balon kadar şişlik.
Önceden haber vermişti gardiyanlar; problemli birini vereceğiz koğuşunuza diye. İdare edeceksiniz bir süre.
Telefon kartı olan var mı diye sordular. Ailesiyle görüştüreceklermiş. Verdim. Bir süre sonra kullanılmamış olarak iade ettiler. Niyeyse..
Bir çöp poşeti içinde karman çorman çamaşırlar... Bir de yatak ve battaniye. Yastık yok, çarşaf ve nevresim de.
Çevirdiler etrafını bizimkiler. Kimsin? Necisin? Nerden geldin? Niye geldin? Suçun ne?...
Diğer koğuştan gelmiş; C10 dan. İki koğuş var cinsel suçlular için, Bizmki B4. Burda kavga eden oraya, orada sorun çıkaran buraya. Başka suçluların koğuşuna mecbur kalmadıkça vermiyorlar. Bir de işçi koğuşuna gitme ve gelmeler oluyor.
Başka illerden gelenlere "paket" deniliyor. Orada verilecek koğuş kalmamışsa başka İl'e paketleniyor yani. Ben de paket gitmiştim.Çünkü davalı olduğum kızın babası, abisi, amcası oradaydı; bana bir tuzak kurup kötülük yapmalarından endişe ettiler ve bana dilekçe yazdırdılar nakil için.
C10'a geleli 1-2 ay olmuş. Ancak bu kadar dayanabilmişler Remziye. Ondan önce de açık cezaevindeymiş. Uslu durmayınca atmışlar kapalıya.
-Murat vurdu , bi de Goca Memmet.
-Peki sen ne yaptın ki dövdüler seni? Doğru duranı niye dövsünler ki?
-Onlar bana sövdü, ben de onlara sövdüm. Onlar bana vurdu, ben de onlara vurdum.
-Sonra?
-Zili çalıp gardiyanlara verdiler beni. Gardiyanlar bana kızdı, ben de onlara sövdüm. Onlar bana vurdu, ben de onlara saldırdım. Tabi ki Remzi bu düellonun kaybedeni.
-Orası tecavüzcü sapıkların koğuşuymuş.
-Burası da aynı. Bak bu Apo abi kız kaçırdı, bu sevgilisini dövdü, bu Hasan 15 yaşındaki kızla ilişkiye girmiş.
-Aboov! Yoksa siz beni de mi şeyedeceksiniz?
-O kadar da değil. Korkma sana bi şey yapmayız. Yeter ki sen uslu dur. Hadi yukarı çık, eşyalarını dolaba yerleştir, yatağını ranzaya koy.
Mazgaldan bir kağıt uzatmışlar, Remzi'den savunma isteniyor, memurlara sövüp saldırmaktan dolayı. Üç gün içinde savunma vermediği takdirde suçu kabullenmiş sayılacak.
Kim yazacak savunmayı? Remzi'de okuma yazma ne gezer?
İş başa düştü. Hulusi Hoca yol-yordam gösterecek, ben yazacağım. O tecrübeli yazışma konusunda. Nerdeyse bir buçuk senedir burdaymış. Yeni çıkmış duruşmaya. Ne kadar geç gelirse iddianame, ya da ne kadar geç çıkarsan mahkemeye o kadar senin lehine olur demişler avukatlar. Cezaevine girdiği gün sınav gözetleme görevi varmış cezaevinde. Dışarda ismi okunuyormuş, gelmemiş herhalde diyorlarmış.
-Evet Remzi ne yazalım şimdi? Neden sövdün memurlara, neden saldırdın?
-Abi! anamı-babamı çok özlemiştim, bırakın gideyim dedim, salmadılar beni, o zaman ben de sövdüm. Onlar bana vurdu, ben de onlara.
-Haa! durum anlaşıldı. Remzi'nin bi şeyden haberi yok. Bilmiyor mahpusluğu, cezaevini, nasıl girilip nasıl çıkıldığını.
Yazdım. Aynen dediği gibi. Anlasınlar diye Remzi'nin akıl yaşının kaç olduğunu. Bana sorarsanız 3 ya da 4.
-At bakayım şuraya imzanı, karalayıver şöyle işte.
Gelelim Remzinin suçuna?
Marketin önünde oynayan bir kız çocuğuna rastlar Remzi. 3-4 yaşlarında, sevimli mi sevimli, cici bici elbiseler içinde, saçları güzelce taranmış, kurdelası takılmış dünya tatlısı bir kız. Kanı kaynamış kıza, başını okşamak istemiş.
-Adın ne senin?.. der-demez fırtına kopmuş.
-Aayyy! yetişiin! kızımı taciz ediyor sapık!..diye bağırmaya başlamış kadın.
Koşmuş insanlar çevreden. Vuran vurana 'Vurun sapığa!!' diye bağırıyorlarmış bir taraftan. Kimi tekme vurmuş, kimi yumruk, kimi eline geçirdiği tahta parçası, taş vs. ne bulduysa. 4 yaşında çocuğa sapıklık yapana vurulmaz mı? O kadar sapık haberi duymuşlar TVden. Bu da onlardan biri işte. Duyarlı vatandaşlık sırası bizde diye düşünen herkes vurmuş da vurmuş.
Kanlar içinde baygın bir halde yığılmış kalmış yola, kaldırım kenarına. Belki de ölmüştür diye birisi ambulansı aramış. Kaldırmışlar hastaneye. Ömrü varmış, ölmemiş.
Adli Tıpa filan götürmüşler, anlaşılmış akli-zihni yetersizliği. Ama suç çok büyük. 103. madde. Çocuğun cinsel istismarı. Katalog suç deniliyor. Teröre denk. İndirim filan da yapmışlar ama sonuçta birkaç ay açık cezaevine yatacak kadar ceza verilmiş. Maazallah basın-media duyarsa ceza verilmediğini tefe koyarlar adamı.
İşte böyle. İstanbul cezaevleri hıncahınç dolu olunca paketlemişler Yalvaç'a. Açık cezaevinde ne yaptıysa artık, bilmiyoruz; kapalıya tıkmışlar. C10 dan da bize.
Cezaevi burası. Her türlü insan var. Önce dalga geçer, alay ederler, sonra ağzından kötü bir laf çıkınca pata-küt döverler. Sonra da 3-5 kişi ağız birliği eder; 'o bize sövdü ve saldırdı' diyerek suçlu çıkarırlar. Kabak yine o garibanın başında patlar.
Hulusi'yle benim yanımda huzurlu. Bizi seviyor, biraz da sayıyor. İkide bir gelip soruyor;
-Ben ne zaman tahliye olacam?
-Anam beni karşısında görünce ne diyecek?
-Tahliye olunca babam beni almaya gelecek mi? Nasıl gidecem İstanbul'a?
-Bibim bana sarılacak mı? Yavruum sen hapse mi girdin diyecek, he mi?
Biz de sabırla cevap verirdik. Hulusi'ye doktor diyor, bana hoca diyor. Onun kıyafeti, saçı-sakalı düzgün, genç ve yakışıklı, ben ise pejmurde. Kaç kere dediler bu doktor, o öğretmen; inandıramadılar. Namazlarda imamlık yapan da ben olunca Hoca sıfatı bana uydu. Disleksi olabilir diyordu Hulusi hoca.
Bazı sure ve duaları da ninesi ezberletmiş ama namaza yanaşmıyor.
Maltepede otururmuş Remzi. Az zorlayınca Madin'li kürt olduğu anlaşılıyor. 'Sakla' demişler besbelli kürt olduğunu. Biraz da kürtçülük aşılamışlar.
Bayram biraz konuşturmak istemiş; kime oy verirsin? HDP yi sever misin? filan derken hassas damarına basmış. Birden bağırmaya başlıyor Remzi. Sövüyor. Zıvanadan çıkmış bir kere. Her şeye sövüyor. Ana, avrat, Türkler, Atatürk aklına ne geliyorsa. 'Sizin kıldığınız namaza' da diyor, ben'le Hulusi hocaya da. Hiç laf dinleyecek durumda değil. Daha önce aklıyla alay edenler, dalga geçenler, konu Türklük-Kürtlük olunca pek bi ciddiye alıyorlar Remzi'yi. Sırayla nutuklar dinliyoruz Türklük üzerine. O da sövüyor ha bire. İndiriyorlar ranzadan aşağıya. Vuran vurana.
-Yapmayın, etmeyin! diyoruz. Bu aklı ermez, zavallının teki. 3 yaşında ya var ya yok aklı.
Bizim gücümüz yetmez ki durduralım...
Hücreye atarlar Remzi'yi. Kırar döker ne varsa ulaşabildiği. Radyo hoparlörü, lamba vs.
Yeniden muayeneye sevkederler ve normal olmadığı anlaşılınca çıkarırlar.
Katkım olduysa ne mutlu bana...
0 Yorum Yorum Yaz