Yine Aile Faciası
- 04-11-2017
- KATEGORİ Aile Tehlikede
- YAZAR Sema Maraşlı
“Eşimin bağırtısı diğer dairelerden duyuluyordu. Üstelik çocuğumuzun yanında çığlık atıyordu. Susmasını söyledim, dinlemedi bile. Bunun üzerine elimle ağzını kapatmak istedim. Bütün yaptığım bu” dedi.
Eşi hemen soluğu önce karakolda, sonra mahkemede almış. Sonuçta 6 ay evden uzaklaştırma cezası aldığı bildirilmiş. Karara uymazsa cezaevine girebilirmiş. “Babamın evine geçtim” dedi muhatabımız.
Tabii ertesi gün mahkemeye gitmiş ve kararı veren hâkime hanımı bulmuş. Kesinlikle kaba kuvvet olmadığını ifade etmiş. “Yasa fiziksel şiddeti şart koşmuyor, ekonomik ve psikolojik şiddet de uzaklaştırma gerekçesi olur” cevabını almış. “Ama” diyecek olmuş. “Beni dinlemeden karar verdiniz. Olayın nasıl olduğunu anlatamadan, beni dinlemeden üstelik. Ben eşime kötü bir şey yapmadım ki.”
Hâkime hanım yine yasayı hatırlatmış: “Yasa kadının suçlamasını yeterli buluyor. Delil ve belge aranmıyor. Sizi dinlemem şart değil.”
“Peki, ben ne yapabilirim? Evimden oldum, çocuğumdan uzaktayım. Haksızlığa maruz kaldım.” Mahkemeye itiraz edebileceği söylenmiş. Dilekçesini vermiş. Eşini darp raporu alması için hastaneye yollamışlar, darp olmadığı şeklinde rapor düzenlenmiş. Dava sürüyormuş. Yani 8 yıllık karısıyla mahkemelik olmuşlar.
“Artık bu evlilik bitti. Bundan sonra bir araya gelmeyi düşünmüyorum” dedi bu dostumuz.
Daha önce de yazdık. Av. Ali Cahit Polat’ın bu konudaki uyarıcı açıklamasını da bu sütunlarda okudunuz. Maalesef her yıl 120 ilâ 130 bin erkek benzer şekilde evlerinden koparılmaktadır. Üstelik bu evliliklerin çoğu da bu kararlar sonucunda bitmektedir. Baba/erkekler itibarsızlaştırılmakta, aile ve özellikle çocukları üzerinde etki ve disiplin hakları yok edilmektedir. 6284 sayılı kadını şiddetten korumak amacıyla çıkarılmasına rağmen kadına şiddeti artırdığı gözlenmektedir. Şiddet, bugüne kadar görülmeyen, tanımlanmayan bir boyuta ulaşmıştır. Sıkıştırılan, ağır tahrike uğrayan fail şiddete başvurarak cinayet işlemekte ve eşzamanlı İNTİHAR etmektedir. Aileler dağılmakta, çocuklar sahipsiz kalmaktadır.
Yürürlükte bulunan 6284 sayılı özel ceza yasası, hukuk ve ceza genel hükümlerine aykırı yönler barındırmaktadır. Yasanın uygulama sonuçlarında; kötüye kullanıldığı ve ağır mağduriyetlere sebebiyet verdiği olaylarda ve sonuçlarında ortaya çıkmaktadır. Bu yasa sadece aile kapsamından çıkıp kişilerin biri birini uzaklaştırdıkları ve yaptırım uygulattıkları boyuta ulaşmıştır. Kız babasına ve erkek kardeşine; kadın eşine,çalışma arkadaşlarına ve işverenine yönelik uzaklaştırma kararları verdirebilmektedir. Delil ve belge aranmadığından kişiler haksız ağır ithamlarla, hapis ve cezai yaptırımlarla karşılaşmaktadırlar. 6284 sayılı özel ceza yasası yürürlükten kaldırılmalı veya ceza genel hükümlerine uyumlu hale getirilmelidir.
6284 sayılı özel ceza yasa eşi/erkeği mağdur ettiği gibi toplumsal travmalara da yol açmaktadır. Örneğin bir ilçede hakkında uzaklaştırma kararı verilen bir öğretmen evinden uzaklaştırma/tedbir kararının duyulması ve bilinmesi üzerine mesleğini layıkıyla yapamayacağı gibi ilçe halkı ve öğrencileri nezdinde aşağılanma ve istihzaya sebebiyet uğrayacaktır ve uğramaktadır. Halen binlerce kamu görevlisi polis, öğretmen, hatta hakim ve savcı uzaklaştırma kararına maruz bırakılmıştır. Uzaklaştırma/tedbir kararı ile birlikte ruhsatlı resmi silahlarını da teslim etmek mecburiyeti olduğundan, kolluk ve silahlı kuvvetler mensupları korumasız, silahsız görev yapmak zorunda kalmaktadırlar.
Hukuk, ailenin ve kişinin özel hayatının içine bu denli girmemelidir. Kişilerin uzlaşma ve barışma imkanını ortadan kaldırmamalıdır. Yargının kadının şikayeti üzerine araştırma yapmadan, tartışmadan, delil ve belge aramadan “ ..bir kadın durup dururken şikayetçi olmaz” önyargısından kurtularak ceza genel hükümleri kapsamında araştırmalı, kesin ve inandırıcı delillere ulaşması sonucu kararını vermelidir.
Tedbir/Uzaklaştırma Kararları Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Şiddeti İzleme ve Önleme Merkezi, Cumhuriyet Başsavcılıkları ve ilgili mahkemelerde bulunmakta ve iletilmektedir. Kişinin hayatının her safhasında karşısına çıkabilecek, itibarsızlaştıracak bu kararlar geri dönülmez zararlara sebebiyet vereceği aşikârdır. Bakanlığın bu kararları nicelik ve nitelik itibariyle hukukçu, sosyolog, psikolog ve psikiyatri uzmanlarından oluşacak komisyonla incelenip önce verilerin, tespitlerin topluma açıklaması ile birlikte gerekli düzenleme ve tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Acilen bu yanlışları çok olabilen uygulamaya el atılmalı, feminist ve erkek karşıtı düşüncelerin ürünü olan uygulamalardan vazgeçilerek gelenek ve değerlerimize uygun bir şekle dönüştürülmelidir. Aksi takdirde ailelerin içine savcı, hâkim, polis/jandarma ve avukatlar girmeye devam edecek, aile mahremiyeti tarumar olacak ve yıkılan yuvalar artacaktır.
Dr. Sefa Saygılı/ Yeni Akit Gazetesi
4 Yorum Yorum Yaz